“Kudsî Hadîs’e” “kudsî” denmesi bir yönüyle Allah Teâlâ’ya ait, “Hadîs” denmesi de bir yönüyle Resûlullah (s.a.v.)’a olmasındandır.
Allah Teâlâ’ya ait olan yönü, Kudsî hadîsin, vahiy veya ilham yoluyla, rüyada veya Mirac’da Rasûlullah’a Allah Teâlâ tarafından mânâ olarak bildirilmiş olmasıdır. Rasûlullah’a ait olan yönü, Rasûlullah (s.a.v.)’in bildirilen bu ilâhi (kudsî) mânâları kendi sözü (ifadesi) ile nakletmesidir.
Böylece, Rasûlullah’ın hadîs-i şerifleri ikiye ayrılıyor: Hem lâfız ve hem de mânâca Rasûlullah’a ait olana “Hadîs-i Nebevî”; mânâca Allah Teâlâ’ya, lâfızca (ifade) Rasûlullah’a ait olana da “Hadis-i Kudsî” denmektedir.