"Bir yılan oğlan, şehzade…
Bir peri kızı, saraya gelin…
Ve vuslat, izdivaç…
Peri kızı akıllı, giydirmiş yılan oğlana 40 gömlek!
Kırkı da çıkmış gömleklerin, karşılıklı, tek tek…
Yılan oğlan, insan olmuş, gerçek bir şehzade…
Peri kızı, sultan olmuş, sarayda yek dane…"
Nedir bu 40 gün 40 gömlek hikayesi?!
Yoksa bizden mi, hepimizden?..
Hepimizin hayatından bir parça mı, gizli saklı bir kesit?!
Aslında hepimiz hayatın bir yerlerinde, ya yılan oğlan ya da peri kızı değil miyiz?
Ve hatta, gün gelip rolleri değişmiyor muyuz?
Kah yılan oğlan olmuşuz, kah peri kızı… ertesi gün tersi… Roller yine değişmiş. Ya sokan olmuşuz, iğneyi batırıp, ya sokulan olmuşuz, iğnenin battığı!
İspatı mı?
40 gün 40 gömlek!..