“Mutluluk benim için sıradan bir şeye dönüştü, artık kimse farkına varmıyor. Konuşabileceğim biri olduğu için mutluyum. Ama anlatmak istediklerimin bu göstermelik neşemle hiç alakası yok. Artık doğru düzgün uyuyamıyorum. Kendimi bencil hissediyorum. İnsanları çocukça etkilemeye çalışıp duruyorum. Ortada hiçbir sebep yokken banyoya kapanıp ağlıyorum. Aylardır sadece bir kez gerçekten isteyerek seviştim. Bütün bunların otuzlu yaşlara bastığım için bir nevi geçiş dönemi olduğunu düşünüyordum, ama bu açıklama bana yetmiyor. Hayatımı boşa geçiriyormuşum, bir gün geriye bakıp yaptığım her şeyden pişmanlık duyacakmışım gibi hissediyorum. Seninle evlenmem ve çocuklarımızın doğumu hariç her şeyden…”
İsviçreli gazeteci Linda’nın yaşamı her yönüyle mükemmeldir: yaşadığı yer, evliliği, kocası, çocukları, mesleği… Ta ki bu kusursuzluk kabuğunun altında yatan tekdüzeliğin ve tatminsizliğin farkına varana dek… Gençlik aşkı Jacob’la karşılaşma anından itibaren Linda, yapay mutluluğuyla en büyük eksiği olan tutku arasında bir seçim yapmak zorunda kalacaktır.
Paulo Coelho Aldatmak’ta diğer kitaplarından farklı olarak kışkırtıcı, tene dokunan ve tutku dolu bir hikâyeyle çıkıyor okurun karşısına. Her şeyin mümkünmüş gibi sunulduğu bir dünyada, imkânsız aşkın izini sürüyor. Ruhun kuytularında kaybolmaya çekinmeden... “Ne de olsa bazen kim olduğumuzu bulmamız için kendimizi kaybetmemiz gerekir.”
2014 yılı başından itibaren, yazarın sosyal medyada yaptığı paylaşımlarla müjdesini verdiği kitap, okurlar tarafından sabırsızlıkla bekleniyordu.