İslam’ın insan profili üzerine tartışmaların yoğunlaştığı bir dönemdeyiz.
Mesele, bir müslümanın kendi kişiliği üzerinde titizlenmesi kadar, İslam adına başkalarına örneklik teşkil etmesi cihetiyle de önem taşıyor.
Bir anne-babanın kendi çocuklarına örnekliği, bir “Hoca”nın talebelerine ya da cemaatine örnekliği, siyasi - sosyal alanda bir toplum liderinin bağlılarına karşı örnekliği, İslam dünyasının öteki dünyalara örnekliği ... elhasıl her tür örneklik durumunda, kişiliğimizin renkleri - çizgileri önem taşıyor.
Olumlu - olumsuz, müspet - menfi, pozitif - negatif.
Bu hadise, temsil konumunda görülenlerin şahsında İslam’a giden yolu kapamak isteyen şeytani odakların da ilgilendiği bir alan. Olumsuz örnek(ler) bulsun(lar) ki, onu İslam’a yöneliş hissinin önünde barikat haline getirsinler.
“İslam nasıl bir şahsiyet inşa eder?” sorusu her zaman önemli olmuştur. Bu, “Ben Müslümanım” diyen kişi için önemlidir. Çünkü onun hayat defterini Yaradan’ın huzuruna taşıyacak ve orada savunacaktır.
Çocuklarımız bize bakıp İslam kalitesini öğrenecekse, ayrıca önemlidir. Toplum bize bakıp kendi kişiliğine ölçü alacaksa daha da önemlidir. Dünya bize bakıp İslam’a geliş-gidişini tayin edecekse çok çok daha önemlidir.
Ne dersiniz, İslam nasıl bir kişilik inşa eder?
Şöyle bir soru üzerinde düşünelim:
Cami duvarına kuş evi yapan, yaralı göçmen leylekler için tedavi merkezi açan insan ile, yerde uyuyan köpeği tekmeleyen adamın kalb ritmi aynı mıdır? Ortak paydaları Müslümanlıksa, Müslümanlıkları aynı mıdır?
Bizim insan coğrafyamızda, kuş evleri yapan insanlar yetişmiş. 26 bin vakıf kurulmuş. İnce, ince, ince, zarif, zarif, zarif... nasıl ifade edilirse, insani anlamda güzelliklerin şahikası gerçekleştirilmiş.
Ama bu topraklarda sokakta uyuyan köpeğe tekme atan, ya da eşini sokakta elli bıçak darbesiyle öldüren de var.
Bizim yeniden yeniden İslam’ın asli insan profilini aramamız, bulmamız, kendimizi ve nesillerimizi o ölçüler içinde yeniden inşa etmemiz lazım.
Kuş evleri inşa eden yüreği yeniden bulmamız lazım. O yürek üzerinde düşünmemiz lazım. O yüreğin insana bakışının ne olduğu konusunda kafa yormamız lazım. Kuşu korumak gibi bir duyarlılığı bulunanın insanı korumak konusunda nasıl hareket edeceğine kafa yormamız lazım.
“Gönül İnsanı” dedik bu sayımızda. Bu bir tanımlama denemesi.
Aslında ihtiyacı görürsek, her birimiz de nasıl bir “Müslümanlık kalitesi” gerektiğini aramaya başlarız. Kur’an’da var o, Rasulullah sallallahü aleyhi ve sellemin muazzez şahsiyetinde var o, önemli olan, o pınardan içmeye başlamak. O pınardan içen güzel mü’minler de var. Yaşamış, yaşayan... Onlarla birliktelik de ayrı bir mazhariyyet. Mahmud Sami Ramazanoğlu Hazretlerini de böyle bir kervan içinde güzel Allah dostlarından biri olarak yadediyoruz.
Ne denir?
Gelin bir adım atalım. Kendimize bir de böyle bir hassasiyetle bakalım. Allah Teâlâ kendi kendimizi de, Rabbani ölçüleri de ayan beyan görebilmeyi nasip etsin. Amin.
Sizleri Altınoluk’la başbaşa bırakıyoruz. Allah’a emanet olunuz.