ANASAYFA POPÜLER E-KİTAPLAR YENİ E-KİTAPLAR YAYINCILAR KATEGORİLER

Altınoluk - Sayı 389

Kolektif Erkam Yayınları


35,00 TL

Satın al

Bu e-kitap için kiralama seçeneği mevcut değil.


Okuyabileceğiniz formatlar

PDF formatı
Okuyabileceğiniz platformlar


Künye


Ürün Kodu
2071234623189

ISBN
-

ISBN (Basılı Kitap)
-

Yayınlanma Tarihi
2018-07

Sayfa Sayısı
65

Dergi
Altınoluk (2018-07) #389

Dil
Türkçe

Kategoriler
DİN / İslam / Genel

Kitap Hakkında

Görünürlüğün ve iletişimin küresel boyutta en yüksek noktaya çıktığı bir zamanı yaşıyoruz.

En küçük mimiklerinize kadar kayda alınıyorsunuz ve dünyanın öbür ucundaki değil, hayat varsa Mars’taki adam da sizin yapıp ettiğinizden, söylediğinizden haberdar oluyor.

Evde konuştunuz, sohbet ettiniz ya da şunları şunları yaptınız, bilin ki o birileri tarafından kayda alınıyor ve yine bilin ki, sizin mahremiyet sandıklarınız bir yerlerde ve bir vakitte faş olmak üzere arşivleniyor.

Aslında bir müslümanın bunu kavraması zor değil. Kur’an bunu asırlar öncesinde öğretti müslümanlara ...“İki melek insanın sağında ve solunda oturarak yaptıklarını yazmaktadırlar. İnsan hiçbir söz söylemez ki, yanında gözetleyen yazmaya hazır bir melek bulunmasın.” (Kaf suresi, 17-18)

Bilelim ki dosyalarımız mahşer ortamında önümüze konmak ve lehimizde veya aleyhimizde delil olmak üzere arşivleniyor.

İnsanın orada en yakınlarından kaçacak olması, belki de, dosyada yüzyüze bakamayacak kayıtlar bulunması sebebiyledir.

Dünyada da bu kayıtlar birileri tarafından tutuluyor. Görüyoruz, bir rekabet ortamında rakipler birbirinin dosyasını faş ediyorlar. Bunu bir ekonomik hesaplaşmada da görüyoruz, siyasi hesaplaşmada da...

Bu işin bir de inanç alanında yaşanan boyutu var. Bir iman ve ona bağlı hakimiyet mücadelesi söz konusu. Bu, insanoğlunun var olduğu bütün zamanlar için böyle.

Peygamberlere karşı inançsız grupların “Sana toplumun en aşağıları tabi oluyor” diye yürüttükleri kampanyaya tanık oluyoruz tevhid mücadelesi dönemlerinde.

İslam’ın da, Rasulullah sallallahü aleyhi ve sellemin tebliğinden bu yana, böyle bir mücadeleye hedef olduğu biliniyor. Bugün de bu mücadele devam ediyor.

İslam’ın insanlarla buluşmasını istemeyen odaklar, İslam’a bizatihi İslam’ın muhtevası üzerinden değil, Müslümanların davranışları üzerinden bedel ödetmeye yöneliyorlar.

Belli ki henüz Müslüman olmasalar dahi, insanların belki de fıtrattan gelen “insani değerler” diye niteleyebileceğimiz ahlâkî hassasiyetleri var. Bu değerler Müslüman toplumlarda ne kadar var veya yok... Buradan yola çıkıp İslam’a bedel ödetiliyor.

Bu noktada ferd veya toplum olarak Müslümanlarda zaaf olması da her zaman gerekmeyebiliyor. Çünkü onu üretmek için de mekanizmalar oluşturulmuş. İslam adına rol yapan, yani kötü rol yapan aktör bulmak zor değil. Kimi zaman terör örgütü oluşturulabilir, kimi zaman sahte Mehdiler, servetle buluştuğunda Karunlaşanlar, aile ortamından en üst yapılara kadar yönetim gücünü kuvvet kullanmaktan ibaret sananlar...

Şöyle bir ihtimal üzerinde düşünsek:

Müslüman olmayan bir muhitte yaşıyor olsak, ve bizim dışımızdaki her insanın Müslümanlığı bizim davranışlarımızdan öğreniyor olduğunu bilsek nasıl davranırdık?

Aslında önümüzde böyle bir dünya var. Milyarlarca insan bize, İslam toplumlarına bakıyor. Hidayet elbette Allah’tandır ama vesile olarak insanlara İslam’ın kapısını biz açacağız veya kapayacağız gibi düşünürsek ne durumdayız?

Bu sayımızda bu konuyu gündeme taşımak istedik. Muhterem Osman Nuri Topbaş Hocaefendi ile, daha önce tasavvuf üzerine yaptığımızın benzeri bir mülakat gerçekleştirdik. Bir çok farklı coğrafyayı İslam’ın güzelliği ile buluşturma derdinde olan Osman Efendi’nin bu konuda söyleyecekleri önemliydi. Onu sayfalarımızda okuyacaksınız. Eminiz bir çok cümlenin altını çizeceksiniz.

Hediye kitabımız hazır. Abdülkadir Geylani Hazretlerinin zaman aşan eseri Fethurrabbani’yi sizlerle buluşturuyoruz.

Ve Allah’ın güzel kullarından biri, Rasulullah’ın “Güzel örnekliği”nin izinden yürüyen bir Allah dostu... Musa Efendi rahmetullahi aleyhi yadediyoruz.

Hepsi bu sayımızda.