İlk emir “oku” idi. Muhtemelen son emir de “oku” olacak. Önümüze bir kitap konacak ve şöyle bir hitap gelecek: “Oku şimdi kitabını! Bugün hesap görücü olarak kendi nefsin yeter!” Bir ömür boyu yazmakla meşgul olduğumuz o kitaba bakacak ve onun küçük, büyük hiçbir teferruatı atlamadığını hayretle müşahede edeceğiz. O gün biz bize yeteceğiz, delil de bizzat kendi yazdığımız kitap olacak.
Hayatımız, iki “oku” emri arasında geçen bir yazma sürecidir. Hepimiz yazarlık yapıyoruz. Buna bir tür dikte süreci de diyebiliriz. Her gün önümüze açılan beyaz sayfaya mütemadiyen bir şeyler düşüyor. Mesele, okumanın da yazmanın da hakkını vermektir. Hak’la ve hakkıyla okursak, ne yazacağımızı biliriz. Ne yazacağımızı bilirsek hayatımız bir mektebe dönüşür. Orada okuma, yazma ve bittabi yaşama; Allah’ın rızası, insanların memnuniyeti ve kendi itminanımızın hem-ahenk olduğu bir kıvam kazanır.
ALTINOLUK, yayın hayatına bir gönül çağrısı olarak başladı. 33 sene boyunca hayra, iyiliğe ve güzelliğe çağırdı. Allah ve Rasûlü ’nün dirilten çağrısı ile kalpleri buluşturmaya çalıştı. “Bir kalbimiz var, önemseyelim” teklifi yaptı. “Bir derdimiz var, ne yapıp edip Müslüman olarak ölmemiz lazım” dedi. Sözün, üslubun ve ifadenin güzelini tercih etti. Birledi, bütünleştirdi; bölmedi, ötekileştirmedi. Gündemleri, ilaveleri ve hediye kitapları ile bir mektep oldu. Bu güzel mektebe devam eden hemen herkes bildi ve tecrübe etti ki en mühim iş okur-yazarı olduğu hayat kitabına güzel satırlar düşürmektir.
Bugün şerefli bir geçmişten heyecan verici bir geleceğe doğru aynı heyecan, dirilik ve aşkla yürüyoruz. Seferimiz tam 400 ayı bulmuş. Ne bereket, hamdolsun. Kalbimizle yürüdüğümüz için mi acaba? Kalplere doğru yürüdüğümüz için mi acaba? Bizi kalpleriyle tarttığını bildiğimiz kıymetli okuyucularımızın nazarı, duası ve himmeti ile mi acaba? Sebep her ne ise sadece şükür vesilesidir. Bize düşen bu seferin ahengini bozmamak ve nazarımızı ruhumuzun ufkundaki o yüce gâyeden bir an bile ayırmamaktır. O gâye Allah’a yakışır bir kul ve Habîb-i Edibine layık ümmet olmaktır. Rabbimiz muvaffak eylesin.
Üç aylarımız mübarek olsun. Rabbimizden Ramazan’a hazır olarak erişebilmeyi dileriz. Hazırlığın en mühim bahsi şüphesiz Kur’ân ile ülfet olmalıdır. Baharın güzelliği her tarafı sarıp bürüyorken biz de Kur’ân’ın kalbimizin baharı olmasını istiyoruz. Kapaktan verdiğimiz duamız tam da bunun içindir ve aslında Nebî duasıdır. En Güzel İnsan Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem’in buyurduğu gibi Rabbimiz Kur’ân’ı kalbimizin baharı eylesin. İdrak edeceğimiz Miraç ve Berat Kandillerimizin de hayırlara vesile olmasını niyaz ederiz. Bir sonraki sayımızda görüşmek temennisiyle hepinizi Allah’a emanet ediyoruz.
M. Lütfi Arslan