Hoşnutluk ve memnun olma hali diye tarif edilen rıza, insanın temel yaşama gayesidir. En ulvî hissiyata sahip olanından en sefihine kadar her insan rızaya erişmek için gayret eder. Bu mânâda hayat rıza kavramı etrafında şekillenmiştir, diyebiliriz. Razı edilmesi gereken birçok kimse vardır. En başta bizi yoktan var eden Rabbimiz olmak üzere üzerimizde hakkı olan herkes, her şey ve bittabi kendimiz razı etmemiz gerekenler içerisine girer. Hayat, buradan bakıldığında bir razı olma ve razı etme serüvenidir. Razı olmak da zordur, razı etmek de… Muvaffakiyet rızaya ne kadar erildiğine, hüsran da rızadan ne kadar uzak kalındığına bağlıdır.
İnsanları birbirinden farklılaştıran rıza önceliğini kime tahsis ettikleridir. Kimisi için kendi rızasından daha üstünü yoktur. Kimisi kendisini unutur, fanilerin rızasının peşinde koşar durur. Kimisi için de Allah’ın rızası en önemlisidir. Mü’min, rıza önceliğinde birinci sıraya Rabbini koyan insandır. Mü’min bilir ki, Rabbimizin rızası diğer bütün rızaların da teminini sağlayan en mühim amildir. Allah’ın razı olduğundan herkes razı olur, çünkü Allah razı olduğunu razı da eder. Bu şekilde rıza makamına ereni herkes sever.
Rıdvan Rabbimizin rızasıdır. Ona erişmenin tek yolu İslam’dır, çünkü İslam, Rabbimizin bizim için razı olduğu din ve üzerimizdeki en büyük nimettir.
“İslam’ı rızamın son noktası eyle Allah’ım” şeklindeki Nebî duası hayatta rıza derecelemesinin nasıl yapılması gerektiğinin en açık ifadesidir. Hoşnutluğunu ve memnuniyetini İslam’ın istediği ile tevhit edebilen kimse Allah’ın rızasına erişir. Hattızatında Allah’ın bizden istediği, bizim O’ndan isteyebileceğimiz en hayırlı şeydir. O yüzden verilen her yeni güne, bize rızanın yolunu açan Sevgili Peygamberimizin öğrettiği şu dua ile girmelidir: “Radîtü billahi Rabben ve bi’l İslami dinen ve bi Muhammedin sallallahu aleyhi ve selleme Rasulen ve Nebiyyen: Rabb olarak Allah’a, din olarak İslam’a, Rasûl olarak Muhammed’e (sallallahu aleyhi ve sellem) razı oldum.’
Yeni miladi senenin ilk sayısında bu düşünce ve duygularla rıza konusunu ele almaya gayret ettik. Kapakta ifade edildiği şekilde rızasının ufkuna İslam’ı koyan, aslında Allah’ın rızasını talep etmektedir, çünkü İslam, Allah’ın bizden istediğidir. Kim İslam ile ferahlar ve onunla sükûnet bulursa kendisi de dâhil herkesi razı edeceği bir yola girmiş olur. Rabbimizden İslam’ı rızamızın son noktası kılmasını niyaz ediyoruz. Bir sonraki sayıda buluşmak temennisi ile hepiniz Allah’a emanet olunuz efendim.