Bir şehrin İslam şehri oluşunun göstergesi minareleri, beş vakit okunan ezanları ve cemaati ile camileridir. Camiler ne kadar hareketli ise şehir o kadar diri, camiler ne kadar bereketli ise şehir o kadar nasiplidir. Cami; heyecan ve aksiyonun kaynağıdır. Yorulan orada dinlenir, yılgınlık yaşayan orada tazelenir.
Cami bize has hayat tarzının hem kaynağı hem de talimgâhıdır. Bizim hayat tarzımızı bize öğreten Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimizin hayatı mescid merkezli bir hayattı. Cami tıpkı sünnet gibi şarktan garba bütün inananları aynı potada birleştirir. Orası dünyanın neresinde olursa olsun bize ait hayat tarzının en arı ve duru temsil edildiği yerdir.
İslam şehrinin kalbi camidir. Dinimiz camide günde beş kez bir araya gelip Allah’a kulluklarını izhar eden cami cemaati ile bilinir.. Camiden kopan İslam’dan kopmuştur. Camiye gönlü bağlı olanın imanından şüphe edilmez. İmandaki heyecan ve kalite ile camiye devam etmek arasında doğrudan bir rabıta vardır. Camiyi ihya eden kendini ihya etmiş, camiyi ihmal eden hayatını tehlikeye atmıştır.
Camileri ancak iman ehli imar ve ihya edebilir. Cami bizim yeryüzü gurbetindeki sılamızdır. Orası Rabbimizin evidir, evimizdir. Camilerimizi ihmal etmek sadece kendimize değil, ifsad ehlinin elinden bunalmış dünyaya ve zamanımıza yapılacak en büyük kötülüktür.
Eğer biz camiye yönelir, camiden aldığımız dirilikle hayatı üzerine yürürsek sadece kendimize en büyük iyiliği yapmış olmayacağız, aynı zamanda kıbleye yönelmesi gerekenlere karşı vazifemizi de yerine getireceğiz. Üzerlerine şahit olarak geldiğimiz şu insanlığa .en büyük fayda camilerimizi hayatın kendisinden kaynadığı cazip mekânlara dönüştürmektir.
Salgın döneminde camilerimize gereken alâkayı gösteremedik. Camilerimiz boş kaldı, saflarımızın arası açıldı; onlar bizi özledi, biz onları özledik. Şimdi camilerimizle yeniden buluşma zamanıdır. Elinizdeki sayının kapağını işte bu duygu ve düşüncelerle hazırladık. Kapak çerçevesinde Âdem Ergül Bey’in cami ile istikamet arasında kurduğu rabıtaya dikkatinizi çekeriz. Şu cümlenin altını çizdik: “Herhangi bir camia ya da cemaat, meşrû bir mazeret söz konusu olmadan hangi mülahazayla olursa olsun camiyle ilişkisini keserek kendi bünyesinde bir dindarlık yaşamaya çalışırsa, bir müddet sonra istikametini kaybedecek demektir.”
Muhterem Osman Nûri Topbaş Hocamızın kaleme aldığı “Müslümanın Gönül Dünyası” okuyucularımız tarafından güzel bir alâka ile karşılandı. Bize tebrik ve takdirlerini iletenler kitabın özlü muhtevasına ve özenli tasarımına dikkat çekiyorlar. Sevincimizi artıran bu husus Anadolu’nun dört bir tarafında eserimizi etrafına tanıtmak için gayret eden isimsiz kahramanların işini kolaylaştırıyor. Onların hasbi çalışmaları böyle kaliteli bir eser ile buluşunca ortaya Rabbimizi kullarına, kullarını Rabbimize sevdiren nice güzellikler çıkıyor. Bu meyanda dergiler, kitaplar ve sohbetlerin hepsinin güzel kulluk vesileleri olduğunu hiç unutmamak icap ediyor. Rabbimiz kulluk vesilelerimizin kıymetini bilip, inkişafı için gayret edenlerden eylesin. Bu ay idrak edeceğimiz Mevlid Kandilinizi tebrik ediyor, Veladet-i Nebi’nin bütün insanlığa hayırlar getirmesini niyaz ediyoruz. Bir sonraki sayımızda buluşmak ümidiyle Allah’a emanet olunuz efendim.