Bir uçağın pilotu, yolcularına verilecek iki haberi olduğunu anons eder. İyi haber, belirlendiği şekilde saatte 500 mil hızla ilerlemektedirler ve uçağın tüm mekanizması sorunsuz çalışmaktadır. Kötü haber ise, kaybolmuşlardır. Çoğu yorumcuya göre, kapitalizm bu uçağa benzer: Pek çok ürünü verimli bir şekilde üretir, fakat bunlar ne tür ürünlerdir ve bunların çoğunluğunu kimler alır? Tanık olunan bunca çile düşünülünce, sistem yolunu kaybetmiş gibi gözükmektedir. Marx ise, uçağın yolunu kaybettiğini reddedecektir. Kapitalist sistem son derece güzel biçimde egemenlerin beklentilerine karşılık verir. Fakat bu uçak, ciddi ve gittikçe kötüleşen motor arızalarına sahiptir, dolayısıyla yakın zamanda düşmesi muhtemeldir. Kapitalizm, sürdürülemez hâle gelmektedir. Yoksa çoktan gelmiş midir? Bertell Ollman, Gezi İsyanı'nın hemen öncesinde, Mayıs 2013'te Türkiye'de verdiği konferanslarda ve kendisiyle yapılan röportajlarda bu soruyu sordu ve yaşanan son büyük kriz bağlamında yanıtlar üretmeye çalıştı. Ollman'ın krize ilişkin özgün ve çarpıcı yorumlarını içeren röportajlar, bu kitapta önemli bir yer tutuyor. Türkiye'deki "Gezi" ile simgelenen halk mücadelesini âdeta öngören bu röportajlarda, Gezi Direnişi (Occupy Taksim) ışığında kimi genişletmeler ve değişiklikler yapıldı. Ollman'ın "Marksist bir masa oyunuyla sosyalist fikirleri öğretme denemelerim" dediği Sınıf Mücadelesi oyunu da röportajlardan birinin konusunu oluşturuyor. Kitabın izleyen bölümlerinde, emperyalizmden piyasa sosyalizmine, akademik özgürlükten sosyalist pedagojiye uzanan, farklı fakat birbiriyle ilişkili konuların daha sistematik bir analizini sunan, daha eski üç ayrı röportaj yer alıyor.