Özlemin, bekleyişin, yokluğun, acı ve yalnız oluşun kulakları çınlatan feryadıdır, bir evlat için babanın yokluğu… Üstelik yaşadığı bilindiği halde yanında bulamamak, en sıkıntılı ve zor günlerini sadece kendisiyle paylaşabilmek, hiç kuşkusuz "dayanıklı insan" olmak için müthiş bir deneyimdir ya insan için, yine de bir çok yanı hep zayıf bırakır babasızlık… Yaşam; hep arayışlarla, bir şeylerin peşinde koşmayla, bulduğunu kaybedip, kaybettiğini aramayla iç içe olan bir koşuşturmaca değil midir aslında? Kimi zaman ağlatan kimi zaman güldüren… Kimi zaman düşündüren, şaşırtan; kimi zaman…
Bu döngü içinde insanlar; vazgeçilmez olduklarını, aslında hiçbir şeyi umursamadıklarını, güzel veya çirkinin; doğru veya yanlışın göreceli etkisini hiç umursamadan ya da gereğinden fazla umursayarak birbirine karıştırmazlar mı? Tıpkı yaşamın kendisi gibi karman çorman…
Sevgili Dostum Kamil Üci, elinizdeki bu kitabında 'baba' yokluğunu iliklerine kadar hisseden bir evladın öyküsünü paylaşmak istemiş bizimle… Yokluğu, yoksulluğu, hasreti, baba sevgisinin evlat üzerinde ne kadar derin olduğunu anlatmış, kendisi yaşar gibi.
Bir de yokluğun insanları nerelere sürükleyebileceğini…
Başarıya ve başarısızlığa katkılarını…
Kalemine, yüreğine sağlık sevgili Kamil ÜCİ…
Yunus ARIKAN
Gazeteci-Yazar