Denizi ve deniz kıyısını, bir karıncanın, yeraltındaki yuvasının kıyı bucağını bildiği kadar iyi biliyordu Hacı Tuma. Sevdiği, adeta taptığı mesleğinden uzaklaşmayı asla düşünmemişti. Babasından ona balıkçılık mesleği dışında hiçbir şey kalmamıştı. Hacı Tuma bu mirası yaşatacaktı, kör de olsa, hasta da olsa, ölene dek. Fakat, maalesef aile hayatı dramlarla doluydu. Üç oğlu olmuş, üçünü de, mesleğinin olağanüstü güçlük ve tehlikeleri içinde büyütmek istemiş, balıkçı yapmıştı. Çocuklar, babaları gibi, cesur birer balıkçı olmuş, fakat nihai zafer, onları yutan denizin olmuştu. Anneleri İsguhi dudu, saçını başını yoluyor, güzelim çocuklarının ölümüne sebep olduğu için kocasına lanetler yağdırıyor, gece gündüz durmadan ona hakaret ediyordu.
"Çocuklarımın eceline girdin, hıyanet adam!" diye bağırıyordu adamın yüzüne. "Ulan başka zanaat mı yoktu ki bu zulum zanaata verdin çocuklarımı!"