Avustralya’da yaşayan Güney Afrikalı yazar J.M. Coetzee’den, hayalî bir imparatorlukta geçen ve 1970’lerin Güney Afrika’sına göndermeler yapan bir roman. Geniş topraklara yayılmış bir imparatorluğun en ucundaki bölgede yaşayan barbarlar, sözüm ona ayaklanmak üzeredir. Onları bastırmak bahanesiyle gönderilen Albay ve emrindekiler, müthiş bir işkence ve kıyım başlatır.
Barbarları Beklerken, o bölgede görevli, yıllardır başkentin yüzünü görmemiş Sulh Hakim’inin ağzından aktarılan ürkütücü bir zorbalığın öyküsü; ancak öncelikle bir aşk, sevecenlik ve bağışlama romanı. Coetzee zorbalara da onların kurbanlarına da aynı insancıl tavırla yaklaşıyor.
“Hiçbir şey hayal edebileceklerimizden kötü olamaz,” diye mırıldanıyorum. Beni duyduğunu belli eden bir işaret yapmıyor. Kanepeye çöküyor, onu esneyerek yanıma çekiyorum. “Anlat bana,” demek istiyorum, “bunu bir sır gibi saklama, acı sadece acıdır, o kadar.” Ama sözcükler benden kaçıyor. Kollarım ona dolanıyor, dudaklarım kulak deliğinde, konuşmaya çalışıyorum; sonra karanlık çöküyor.