Hüseyin Rahmi Gürpınar (1864 - 1944), cumhuriyet dönemi popüler yazarları içinde kendine has bir yerde duruyor. Türkçesinin ulusal miras kabul edilecek düzeydeki güzelliği ve romanlarındaki toplumsal zenginlik bugün bile değerini kaybetmiş değil. Aksine 20. yüzyılın ilk yarısındaki İstanbul hakkında adeta bir sinema filmi veya bir belgesel gibi bugünlere bilgi taşıyor. Meşrutiyet ve mütareke yıllarını, cumhuriyet dönemini ve dünya savaşlarını yaşamış bir Hüseyin Rahmi var karşımızda. Bu zengin biyografiyi çok katmanlı İstanbul antropolojisi ile buluşturan romanlar yazıldığı veya bahsettiği dönemi okura capcanlı bir şekilde yaşatıyor.
Gerçek bir romancı duyarlılığı, noksansız bir okur saadeti. Hüseyin Rahmi Gürpınar metinlerinin hülasası da bu olsa gerek.
Papersense Yayınları, bu büyük yazarın romanlarını ve çevirilerini orijinal metinlerine sadık kalarak, sadeleştirmeden yayınlıyor.
Batinyollu İhtiyar
Émile Gaboriau imzalı Batinyollu İhtiyar, bir polis memurunun hatıratından bir bölümü anlatıyor. Hüseyin Rahmi’nin çevirisindeki dil tercihi kendi romanlarına göre biraz daha “eski ve ağır kalıyor”.
“Tabip çıkmak üzere ikmâl-i tahsîl eylemekte olduğum zaman henüz yirmiüç yaşında bir delikanlı idim. Mahall-i ikametim Racine Sokağı’nın hemen köşesinde bulunan Mösyö Le Prince Sokağı’nda mefrûş bir oda idi ki taam masrafı dahi dâhil-i hesâb olduğu hâlde buraya mâhiyye otuz frank ücret veriyor idim. Bugün öyle bir oda ancak yüz franka istikrâ edilebilir. Odanın vüs’ati paltomu giymek için kollarımı uzattığım zaman pencereyi açmaya mecbur olmayacak bir raddede idi.”