ANASAYFA POPÜLER E-KİTAPLAR YENİ E-KİTAPLAR YAYINCILAR KATEGORİLER

Bir Yanılsamanın Geleceği

Sigmund Freud İdea Yayınevi


5,50 TL

Satın al

Bu e-kitap için kiralama seçeneği mevcut değil.


Okuyabileceğiniz formatlar

EPUB formatı
Okuyabileceğiniz platformlar


Katkıda Bulunanlar


Çevirmen
Aziz Yardımlı

Künye


Ürün Kodu
2071234541896

ISBN
-

ISBN (Basılı Kitap)
2081234502056

Yayınlanma Tarihi
-

Sayfa Sayısı
96

Dil
Türkçe

Kategoriler
FELSEFE / Genel

Kitap Hakkında

Bir Yanılsamanın Geleceği 1927’de, Uygarlık ve Hoşnutsuzlukları 1930’da çıktı. Hitler 1933’te Führer oldu. Ve Freud Nazi rejiminin daha sonra yol açtığı trajediye tanık olmadan 1939’da İngiltere’de öldü.

Freud’un görgül sayıltısı insan varoluşunun Eros ile bağdaşmadığı, ama Erosun karşıtının, Nefret ya da Yokedicilik dürtülerinden gelen çok ciddi bir gözdağının altında bulunduğu endişesidir. Bu belki de bilinçsiz öğenin Freud’un kendi kuramındaki işleyişine bir ipucu yakalamamızı sağlar. Freud sık sık insanı İstenç ve Duyunç gibi ussal terimlerde olmaktan çok id, libido, bilinçaltı, üst-ben gibi terimlerde tanımlar, ve bu usdışı doğal ve kazanılmış etmenlerin güdümünde insan özsel karakterinden, özgürlükten soyutlanır. Freud’un bu eğilimlerinde çağının insanı istençsiz, düşüncesiz ve duygusuz bir nesneye indirgeyen materyalist, pozitivist ve nihilist tininin yarattığı etkiler ile tutarsız hiçbirşey yoktur. Bu entellektüel terörlere Freud'un doğrudan tanık olduğu Nazi terörü de eklenince, açıktır ki özellikle yaşamının son on yılı içinde yaşadığı, onu korkutan, aslında insanlığın evrensel yazgısı açısından korkutan gözdağı salt bir yanılsama, bir kuruntu olmaktan çıkar: Ama Freud’un bu dürtüye bağımsız bir varoluş yüklemesi edimsel gözdağının kendisinden çok daha rahatsız edicidir, çünkü çok-şekilli modern saldırganlık olarak süperegonun kendisi özgürlük güçlerinin karşısında yenilebilme olanağı altında dururken, buna karşı insan doğasının özsel olarak Yokedici bir eğilim ile yüklü olduğu sayıltısı eğer doğruysa bir a prioridir, ve değiştirilmesi istemi insanın kendisinin yeniden yaratılmasından daha azı ile gerçekleşebilir görünmez.

Eğer bağımsız bir Nefret ilkesinin insanlığın yazgısını belirlemede herşeyden önemli bir etmen olarak kabul edilmesinin mantıksal değil ama görgül bir çıkarsama sorunu, bir yaşantı, bir deneyim sorunu olduğunu kabul edersek, Freud’un 1930’lardan önce ve sonra gözlemekte olduğu olaylar böyle bir Ölüm İçgüdüsü vargısı için ona kendi bilinçaltını aklamak ve ussallaştırmak için yeterince inandırıcı görünmüş olmalıdır.