Sevgili Arkadaşlar;
Küçük büyük, hepimiz fark edilmek isteriz. Bunun da farklı olmakla mümkün olduğunu düşünürüz. Bu durumu abarttığımız zaman ne olur? Farklı olalım derken acayip bir hâl alırız. Saçımızın, başımızın şekli değişir; yırtık pantolon giymeye başlarız. Kendi yaptıklarımızla gülünç duruma düşeriz.
Değerli Gençler;
Bazı öğrencilerin, arkadaşının arkasına saklanıp saçını taradığını görünce şöyle söylerdim: “Değerli canlar! Sizin süslenmeye ihtiyacınız yok. Bu yaşta her erkek yakışıklı, her kızımız güzeldir.” Bu tatlı uyarım hoşlarına gider, dersi dinlemeye başlardı çoğu. Tabii biraz sonra yeniden süslenme işine dönenler olurdu. Hey gidi gençlik!
Kıymetli Evlatlarım;
Bir de herkesin ilgi ve saygı duyduğu durumda iken bu özelliklerini kaybedenler var. Onlar da eski günlerin devam ettiğini sanırlar. Hâllerini kabullenmekte zorlanırlar. Böyleleri için de atalarımız şunu söylemiş:
“Zürefanın (Zariflerin) düşkünü, beyaz giyer kış günü.”
Yazın beyaz giymek iyidir ama kışın giyersen çamurla başın derde girmez mi?
Hem de Güzel Canlar;
Yüce Mevlâ herkesi ayrı özellikte yaratmış. Bunu bilen atalarımız da; “Beş parmağın beşi bir mi?” demişler. Evet, beş parmağın beşi bir değil ama hepsi de kendince değerli. Bir ara başparmağımı kullanamamıştım da hayatım kararmıştı. Yani sizin her biriniz ayrı bir değersiniz. İlle de fark edilmek istiyorsanız kendinizi geliştirmelisiniz. Gülünç duruma düşmeden; “Değişerek gelişmeli, gelişerek değişmeliyiz.”
Haydi, Allah kolaylık versin!