KEM ALETLE KEMÂLÂT OLMAZ
Sevgili Arkadaşlar;
Yüce Mevla, her insanı güzel hâl üzere yaratmış. Bunun için içimizde iyi olmak, iyilik yapmak isteği var. Peki, bunları nasıl yapacağız? İyi niyetle beraber iyi malzeme ve doğru yollarla… Masal bu ya, hükümdarın birisi fakirler için kumdan evler yapılmasını istemiş. Ustalar, gece gündüz çalışıp emri yerine getirmişler. Daha fakir fukara yerleşmeden bir fırtına çıkmış. Bütün evler savrulup gitmiş. Bilge bir mimar hükümdara; “Efendim, yanlış malzemeyle doğru işler yapamayız. En iyisi bu evleri taştan yapalım.” demiş.
Düşünceli Dostlar;
“Yaramaz, saygısız, yalancı…” diye suçlayarak bir arkadaşımızın yanlışını düzeltebilir miyiz? Bu sözleri duyan kimse hemen savunmaya geçmez mi? “Kem aletle kemâlât olmaz.” Yani uygun olmayan üslupla olgun sonuç alamayız. Çünkü; “Eğri cetvelle doğru çizgi çizilmez.” Peki, karşımızdakinin iyiliklerini sayıp sonra da ona, şunu da yapmasan ne güzel olur, desek sonuç ne olur? Ne olacak? “Tatlı dil, yılanı deliğinden çıkarır.”
Değerli Evlatlar;
Atasözlerini kulağımıza küpe yapsak ne güzel olur! Mesela; “Darı unundan baklava, incir ağacından oklava olmaz.” demişler. Çok doğru söylemişler. Darı unundan hamur yapsanız hemen dağılır, incir ağacında o kadar boğum var ki ne kadar uğraşırsanız uğraşın ondan oklava yapamazsınız. Bunları yapmaya çalışırsak emeğimiz boşa gider.
Kıymetli Öğrenciler;
Bir gün darı unuyla buğday unu fırının önünde sohbet ediyormuş. Darı unu; “Allah nasip ederse Hacc’a gitmeyi düşünüyorum.” demiş. Hazırcevap buğday unu; “Kıymetli kardeşim! Varamıyorsun tahtadan saca, nasıl gidersin Hacc’a?” demiş. Onlar tartışadursun, biz niyetimizi iyi tutup iyi işler yapmaya çalışalım. Ne demişler? “Niyet hayr, âkıbet hayr.” Bakarsınız Hacc’a da gideriz…