Kıymetli Arkadaşlar,
Masalı hatırlarsınız. Kafdağı’na gitmek isteyen bir genç, Zümrüdü Anka kuşuyla anlaşır. Kuş der ki: “Seni götürürüm ama yolculuk sırasında bana ‘gak’ deyince et, ‘guk’ deyince su vereceksin.” Oh! Ne güzel değil mi? “Ekmek elden, su gölden.”
Sevgili Gençler,
Bu durum masalda eğlenceli görünüyor. Gerçek hayatta öyle mi dersiniz? Evet, benim ailemin durumu çok iyi, “Bir elim yağda, bir elim balda.” diyebilirsiniz. Allah onlara uzun ömürler versin ama şöyle bir atasözümüz var: “Ağaca dayanma kurur, insana dayanma ölür.”
Aziz Dostlar,
Haydi, size bir de hikâye anlatayım:
Zengin bir aile varmış. Baba, çocuğun hayatın zorluklarını tanımasını istemiş. “Oğlum, bir hafta çalış ve kazancını bana getir.” demiş. Çocuk bir hafta sonra gelip kazancını babasına uzatmış. Adam, parayı alıp kuyuya atmış. Çocukta ses yok!
Baba, anlamış durumu. Hanımını çağırıp çocuğa para vermemesi konusunda uyarmış onu. Çocuk ikinci hafta yine gelmiş babasının yanına. Kazancını uzatmış. Adam, tam kuyuya atacakken çocuk engel olmuş. “Vallahi attırmam babacığım. Ben onu kazanmak için ne zorluklar çektim.” demiş.
Değerli Evlatlar,
Hayat boyu gel keyfim gel, derseniz size şöyle cevap verirler: “Kışın gölge hoş, yazın çuval boş.” Hâlbuki dünyanın en değerli mücevheri alın teridir. En bereketli kazanç da alın ve beyin teri dökülerek elde edilendir. Haydi, Allah kolaylık versin...