Sevgili Gençler,
Arkadaşlarınız nasıl, iyi mi? Peki, arkadaşlarınız doğru, dürüst, yardımsever ve çalışkan mı? Şimdi siz haklı olarak; “Bizi değil de niçin arkadaşlarımızı soruyorsunuz?” diye düşünüyorsunuz. Niçin olacak dostlar? “Bana arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim.” atasözünü bilirsiniz herhâlde.
Kıymetli Evlatlar,
Çocukluk çağında oyun, gençlik çağında arkadaşlık önem kazanır. Çünkü arkadaşlarımız bizim aynamızdır. Onlarda kendimizi görür ve buluruz. Zevklerimiz ve ilgi alanlarımız da birbirine yakındır. Bunun için üzüntülerimizi ve sevinçlerimizi arkadaşlarımızla paylaşırız.
Aziz Dostlar,
Hayatımızda bu kadar yer tutan arkadaşlarımızla ilişkimiz nasıl olmalı? Bunun üzerinde biraz düşünmemiz gerekmez mi? Atalarımız; “Kır atın yanında duran ya huyundan ya suyundan.” demişler. Biz farkında olsak da olmasak da arkadaşımızın bazı özellikleri bizi etkiler. O zaman ne yapmalıyız?
Kıyafet seçerken rengine, enine, boyuna; kısacası bize yakışıp yakışmayacağına dikkat ederiz. Aynı dikkati arkadaşlarımız için de göstermeliyiz. Çünkü akrabalarımızı biz seçemeyiz ama arkadaşlarımızı seçebiliriz. Onların bize denk veya bizden iyi kişiler olmasına dikkat etmeliyiz.
Değerli Gençler,
Konumuzla ilgili olarak büyüklerimiz şöyle söylemişler: “Bazı arkadaşlar ekmek gibidir; her gün onu arar, görünce rahatlarız. Bazıları ilaç gibidir; lazım olduğunda arar, onunla şifa buluruz. Bazıları da hastalık gibidir; bize bulaşırsa rahatsız oluruz.” Canlar, son gruptan uzak duralım. Çünkü atalarımız; “Üzüm üzüme baka baka kararır.” demişler. Ekmek ve ilaç gibi arkadaşlarla olursak ne olur? Atasözümüzün tersini düşünün: “Üzüm üzüme baka baka ağarır.” Ne diyelim? Yüce Mevlâ, alnınızı ak, gönlünüzü pâk eylesin…