Sevgili Arkadaşlar,
İyilik ve dostça çalındığında gönül kapısı hemen açılır. O kapıdan girmesi çok kolaydır ama orada kalmak incelik ve zarafet ister. Eğer dikkat etmezsek çok çabuk kırılır. Gönül almak ne kadar güzelse gönül kırmak o kadar çirkindir. Yunus üstadımız ne diyordu?
“Bir gönülü yıktın ise
Bu kıldığın namaz değil.
Yetmiş iki millet dahi
Elin, yüzün yumaz değil.”
Şiir Dostları,
Allah’ımızın yarattığı en güzel eserlerden biridir gönül. Şiirin rehberliğinde bu sırça (cam) sarayı gezelim mi? Hayatta yapacağımız en önemli iş nedir, dense cevabı Yunus Emre’nin şu dörtlüğü olurdu sanırım:
“Yunus Emre der: Hoca,
Gerekse var bin hacca.
Hepisinden iyice
Bir gönüle girmektir.”
Gönüldaşlarım,
Allah, yere göğe sığmaz ama inanmış bir insanın gönlüne sığar. Bunun için gönül sarayı çok kutsaldır. Oraya edeple, saygıyla girmeli; aynı şekilde davranarak orada kalmalıyız. Gönül kazanmak bir ömür alabilir ama onu yanlış bir sözle kaybedebiliriz.
Duygulu Dostlar,
Gönül sırça yani camdan bir köşk gibidir. Kırıldığı zaman tamir etmek çok zordur. Özür dilesek bile eski hâlini almaz, alamaz. Aman dikkat! Hiçbir gönlü kırmayalım, hele de anne ve baba gönlünü…
Eskiler ne demiş?
“Bak ne güzel bir çeşme,
Su içecek tası yok.
Kırma insan kalbini,
Yapacak ustası yok.”