Aziz Dostlar,
Hiç kimseye muhtaç olmadan her işimizi kendimiz yapsak ne güzel olurdu değil mi? İşçiyle, ustayla, tamirciyle uğraşmadan; hiçbir masraf yapmadan yaşar giderdik. Bazı hayaller çok hoş oluyor ama birazcık düşününce boş olduğunu anlıyoruz.
Kıymetli Gençler,
İsterseniz yavaş yavaş düşünmeye başlayalım. Öğretmenler veya öğrenciler olmasa okulun ne anlamı kalırdı? Sahi okul deyince aklıma geldi. Binanın tamamını tek başımıza nasıl yapardık? Haydi yaptık diyelim herhâlde işin tamamlanması yıllarımızı alırdı.
Sevgili Arkadaşlar,
Bütün bunları bilen Mevlâmız, herkesi ayrı özelliklerle donatmış ve birbirine muhtaç olacak şekilde yaratmış. Zaten böyle olmasaydı sosyal hayat olmazdı. Öyleyse bunun şuurunda olarak dışımızdaki insanların ve varlıkların kıymetini bileceğiz.
Şirin Canlar,
Evet, Mevlâmız her şeyi güzel eylemiş. Hastalığın kol gezdiği şu günlerde narenciye ürünleri olmasaydı vücut direncimizi nasıl artırabilirdik? O zaman meyve ve sebzeleri yetiştirenlere teşekkür, Allah’ımıza şükrediyoruz.
Haydi, kalın sağlıcakla…
Değerli Öğrenciler,
Atalarımız, “Taş düştüğü yerde ağır.” demişler ve devam etmişler: “El eli yıkar, el de döner yüzü yıkar.” Bu sebeple hem insanlarla hem de çevreyle barışık yaşamışlar. Erzurumlu İbrahim Hakkı da konuyu çok güzel özetlemiş:
“Deme şu niçin şöyle, Yerincedir o öyle.
Bak sonunu seyreyle, Mevlâ görelim n’eyler?
N’eylerse güzel eyler.”