Sevgili Gençler,
Allah bizi çok seviyor. Sevdiği için insan olarak yaratmış; akıl ve iradeyle donatmış. Bunları da yeterli bulmamış; doğruyu, yanlışı bilelim diye peygamberler ve kitaplar göndermiş. Bu nimetler için ne kadar şükretsek az değil mi?
Kıymetli Arkadaşlar,
Eski zamanlarda insanlar, cehalet sebebiyle bazı hatalar yapıyordu. İlim ve iletişimin geliştiği günümüzde bilgisizlik diye bir durum kalmadı. Peki, neden yanlış yapmaya devam ediyoruz? Mesela kırmızı ışıkta durmak gerektiğini herkes biliyor ama bazıları buna uymuyor. Uymayınca da neler olduğunu medyadan izliyoruz.
Aziz Dostlar,
Varlıklı bir ailenin biricik evladı varmış. Anne ve babası onu daima uyarır, hataya düşmesini istemezlermiş. Nasihatler çocuğun bir kulağından girer, diğer kulağından çıkarmış. Vade tamam olunca anne ve baba vefat etmiş. Delikanlı onlardan kalan mirası har vurup harman savurmuş. Sonunda elinde eski model bir araba kalmış. Arabanın arkasına ne yazdırmış dersiniz?
“Kendi düşen ağlamaz.”
Değerli Gençler,
Dünyada yaptığımız her işten sorumluyuz. Her insan için ancak yaptığının karşılığı vardır. Tarlaya buğday ekersek buğday, arpa ekersek arpa biçeriz. Hayat bahçesi de aynı böyledir; iyilik eken iyilik, kötülük eken kötülük bulur. Unutmayalım ki; hiçbir mazeret, başarının yerini tutamaz. Öyleyse şaire kulak verelim: “Nefsin peşinden koşma,/ Ellere uyup coşma,/ Kötü yollara düşme,/ Sonunu düşün biraz,/ Kendi düşen ağlamaz.”