Gümüş eyerli yağız atının üzerinde bir yiğitti Yavuz. Keskin bakışları ile; "Davranın yiğitlerim" diye haykınşında, sadece yiğitleri değil sancak ve tuğlar da şahlanıyordu. öyle bir saldırın ki diyordu, "düşman bile düşmanlığına doymasın!" Büyük bir cengin haberini veriyordu. Ya o cariye? Peri yüzlü, dal boylu, kalem kaşlı, al yanaklı cariye. Konuşunca gamzelerinde çiçekler açan, susunca gözlerinde doru kısraklar koşan cariye. Sarayın has odasına girdiği andan itibaren büyük bir aşkın haberini veriyordu. Yavuz bir yiğit, cariye bir dilber... Biri dünyaya hükmeden bir sultan, diğeri o sultanın aşkı ile şehadet şerbetini içen bir Çerkez kızı... Ve ortaya çıkan bu müthiş eser. Her satırı sürükleyici... Her satırı etkileyici...