Canın acır diye kalbinin kabuklarını kendi ellerinle soymadıkça, olmuyor.
İçine kazara düşersin; soğuktur, karanlıktır, üşürsün diye kendi kuyunun kapağını açamadıkça da...
Suyu, derinlere gittikçe soğuyan; içi, ilerledikçe kararan kuyuya, yani kendine ipsiz, kimsesiz inmeye cesaret edebilenlere... İnince gördüklerine şaşırmayanlara...
Kendimizi sakladıkça hepimiz çok güzeliz. Cesaret etmedikçe şahaneyiz.
C'anım dünya can çekişirken, mutluyken bile içinde bir burukluk taşıyanlara...
Dünyadan kednini sorumlu tutanlara... Belki şehirler, ülkeler, kıtalararası da olsa ortak yönlerimiz var.
Hayatı iş olmuş, kalbi uf olmuşlara değil; sevdiklerini gözü gibi koruyanlara.
Kendine; kimsesiz indiği o kuyunun en derininde, suyun denize kavuştuğunu keşfedenlere... O yolda üşüyüp yorgun düşmüş, avuçlarınız kızarmışsa sizinle de ortak yönlerimiz var.
Ama şimdi deniz... Ve şimdi tuzlu su iyi gelir, yaralara ve tüm yorgunluğa.