"Her gün yeni bir macera gibi başlar ama yaşanan her şey çoğunlukla tekdüzedir ve hemen hepsi hayal kırıklığı ile biter. Bazen gün boyunca yeni insanlar tanırsınız, onlarla ve yarattıkları şeylerle zaman geçirirsiniz, farklı yerlere gidersiniz ve her an bir şeyler olacakmış gibi gelir ama günün sonunda, ta uykunuzun geldiği o istemsiz âna kadar hiçbir şey olmaz. Hayat bir film, kitap ya da tiyatro oyunu değildir çünkü. Çok daha ışıltısız, çok daha plânsız ve çok daha acımasızdır. Ondan yine de keyif alırız çünkü bir şeylerin olacağına dair umudumuz vardır. Bu umudu tamamen kaybetmiş olanlar ya intihar ederler ya da benim gibi bir alkolik olurlar."
Cenk Kayakuş, bu defa tarzının oldukça dışında bir eserle okuyucularının karşısına çıkıyor. Kadın düşkünü alkolik bir yazarın gözünden, günümüz metropol yaşantısını, iş hayatını, sosyal düzeni, varoluş sorununu ve en çok da kadın-erkek ilişkilerini cesurca irdelediği, tam on altı sıra dışı öyküden oluşan bu öykü kitabında aslında bize tek bir hikâye anlatıyor. Diğer bir deyişle tek bir yaşamdan on altı farklı macera sunuyor. Kimisi yaz kadar sıcak, kimisi bira kadar soğuk, ama hepsi asabi, memnuniyetsiz, çıplak ve biraz da kirli. Eğer kalabalık bir şehirde yaşıyorsanız bu kitapta kendi hayatınıza ait çok şey bulacaksınız.