Öğrenme deyince aklımıza ilk gelen şey ‘bilgi’ olur. Peki, ‘bilgi’ nedir? Birçok yerde bilgi; araştırma ya da gözlem yoluyla elde edilen gerçek, malumat şeklinde ele alınır.
Bilgi, bir kavramın ne olduğunu, fiziksel ve kimyasal olarak varlığın nasıl hareket ettiğini, ne işe yaradığını, varlığını nasıl koruduğunu ve bizim için ne ifade ettiği gibi soruların yanıtını bize aktaran bir kavramdır. Bilgi, bizim için bir varlığı ifade eder. Mesela elmanın yeşil olduğu, insanın canlı bir varlık olduğu, Bir yılın 365 gün olduğu gibi kavramların her biri bilgidir.
Bilgi, sözlükteki anlamıyla, araştırma, inceleme veya gözlem yoluyla elde edilen ve gerçek kurallardan faydalanarak kişinin veriye verdiği anlamdır. Bilgilerin bir araya gelmesiyle oluşan bilim ise, insan varlığının çalışmasıyla ortaya çıkan düşünsel üründür.
Bilginin sürekli yenilenmesi ve eski bilgilerin geçerliliğini çabuk yitirmesi, insanları sürekli öğrenmeye ve yenilenmeye itmiştir. Kendini yenilemeyen ve gelişmelerden uzak kalan insan, bilgi okyanusunda boğulmaya yüz tutuyor. Önceleri bedenen güçlü insanlar, sonraları zengin insanlar başarılı sayılırdı ve diğer insanlara göre daha çok değerli olurdu. Bilgi çağında ise, bilgili olan insan değerlidir ve ancak o kazançlıdır. Ancak bilmekle iş bitmiyor, öğrenmeye; hayat boyu öğrenmeye devam etmediğimiz sürece çağın hızını yakalamak mümkün olmayacaktır.