Günümüzde maruz kaldığımız hızlı değişimler, birey, grup ve toplumların yaşanan bu değişimleri algılama, anlama ve anlamlandırma sorunsalını gündeme getirmektedir. Zaman zaman tecrübe edilen travmatik olaylar, insanların kaynaklarını tüketmekte, onları aciz bırakarak baş etme mekanizmalarını altüst etmektedir. Engellilik buna örnek olarak verilebilir.
Engellilik, hem engelli birey için hem de -başta ailesi olmak üzere- yakın çevresi açısından pek çok güçlüğü barındıran bir durumdur. Yine 2019 yılının Aralık ayından bu yana küresel düzeyde yaşanan ölümcül Kovid-19 salgını da buna örnek olabilir.
Bu tür durumlarda kişinin benlik algısında, yaşama verdiği değerde bir takım değişiklikler olmaktadır. Yaşam doyumunun da etkilendiği, çaresizliğin iyice hissedildiği böylesi zamanlarda hayat bütünüyle sorgulanabilmektedir. Kişilik özelliklerinin de etkin olduğu söz konusu süreçlerde, bireyin yaşananlardan anlamlı sonuçlar çıkarmasında ve hayatını sürdürmesinde din başat bir rol oynamaktadır. İşte bu kitap dinin, dindarlığın kişilikle ilişkileri, dezavantajlı bireyler açısından anlamı, önemi; din ve maneviyatın travmatik yaşantılarda rolü, başa çıkma ve özellikle ruhsal sağlık açısından işlevleri gibi konuları akademik bir bakış açısıyla ele almaktadır.