Ah gençlik ah! Nasıl bir nimet olduğunu bir bilsen! Sendeki enerji, zekâ, güzellik… Onun içindir ki, tüm büyüklerin seni yâd ederler hasretle. “Keşke” ile başlayan cümlelerini dolduran şey, çoğu zaman sensin. Zira gençlik yıllarını değerlendirememiş olmak, hasretin baş sebebidir. Bilirler ki, genç olmak ayrıcalıktır ve Allah’ın en büyük nimetlerinden biridir.
Fakat gençlik, önemli bir nimet olduğu kadar riskleri olan bir dönemdir. Çünkü duyguların yoğun yaşandığı gençlik döneminde aklî melekeler genellikle arka planda yer alır. Dolayısıyla duygularıyla oynanan gençlerin büyük bir bölümü, heba olup gitme tehlikesiyle karşı karşıya kalmaktadır.
Biliriz ki, gençliğin en önemli sorunlarından biri, maneviyatla alakalıdır. Özellikle kulaktan dolma veya medya aracılığı ile elde edilen dinî bilgilerle şekillen dinî hayat, gençliğin dinden uzaklaşmasına sebebiyet vermektedir. Zira kaynağından içilmeyen suyun tat vermemesi misali, dinin kaynağı olan Kur’an ve Sünnetten elde edilmeyen dinî bilgiler, gençliği tatmin edememektedir.
Bu itibarla; Diyarbakır’da görev yaptığımız süre içinde birçok okul, yurt, gençlik merkezi, dernek, cezaevi ve benzeri ortamlarda genç kardeşlerimizle bir araya gelip hasbıhal etmeye çalıştık. Bu buluşmalarda yaklaşık olarak 35 bin genç kardeşimizle sohbet etme imkânı bulduk. Onlar, içlerinden geldiği gibi sorularını sordular, biz de içtenlikle cevaplamaya çalıştık.
İşte bu kitap, Diyarbakırlı gençlerin sorduğu sorular ve bu sorulara bir müftü tarafından verilen cevapları ihtiva etmektedir. Kitap, bir fetva mecmuası veya akademik bir eser olmadığı için herhangi bir kaynak gösterme yoluna gidilmemiştir. Yazı dili değil, konuşma dili tercih edilmiştir. Dolayısıyla bu eseri okuyan kardeşlerimiz, kendilerini bir sohbet havasında hissedeceklerdir.
İstifade edilmesi temennisiyle…