Gitmek zordur. Ardında mutluluğu, geçmişi ve koca bir geleceği bıraktığını bilerek gitmek... Köklerinden uzak, savrulduğun o yerde tutunmaya çalışmak. Tekrar yeşertebilecek misin dallarını? Sonbahar rüzgârlarıyla uçuşan yaprakların gün gelip yeniden kaplayacak mı gövdeni? Bir kez daha sevebilecek misin, onu sevdiğin gibi? Unutmak mümkün mü avuçlarından kayıp gidenleri?
Düşler ve Gölgeler, 90’lı yıllarda beş gencin üniversite bahçesinde filizlenen tutkulu dostluğunun, rastlantılarla değişen, farklı yollara savrulan hayatlarının ve düş ile gerçeğin iç içe geçtiği imkânsız bir aşkın hikâyesi...
Şimdi odanın içinde dört dönüyor, saçlarını karıştırıyordur ya da düşünceli olduğunda yaptığı gibi sakalına dokunuyordur. Of nerede bu telefon! Kalemime değdi elim. Hayır, bu da değil. Heyecan doluydum. Çantamın içine eğildim. Evet, gördüm onu. Sonunda... İşte orada. Dokunuyorum... Sonunda buldum onu... Bu ses de ne? Bu gürültü...
İncilerim... İncilerim parmaklarımın arasından hızla sağa sola dağılıyor, benden kaçarcasına uzaklaşıyorlar. Çabalıyorum ama tutamıyorum...