İçimdeki bu yangın beni her lahzada bitiriyor. Eriyorum âdeta yaptığım hatanın vicdanıma saldığı cefayla... Canım yanıyor... Öyle yanıyor ki, ben canlı iken etlerim lime lime doğranıyor sanki... Diyorum ki kendi kendime: “Nasıl geri dönüp düzeltebilirim her şeyi? Nasıl zâyi ettiğim emeklerin hakkını ödeyebilirim? Peki ya Allah'ın huzuru! Ölüm kapımı çaldığında ve mahşer ânı gelip çattığında kul hakkını nasıl ödeyebilirim? Ben... Anlayamıyorum... Nasıl böyle bir hata yapabildim? Nasıl bu kadar kör olabildim? Böyle düşüncesiz olabildim... Öyle pişmanım ki! Allah'ım! Bu âciz kul zamanı geri döndüremez elbette... Lâkin hatasını hiç işlememiş hale gelebilmesinin bir yolu yok mudur? Bana bir çıkış yolu göster... Nasıl bu vicdan azabından kurtulabilirim? Bir daha aynı hatayı işlememek üzere teybe etmeye dahi yüzüm yok benim... Zaten... Kendimden ötürü hiç umudum da kalmadı... Bu yüzden de şimdi bu yangını nasıl söndüreceğim? Nasıl yaptıklarımı geri döndüreceğim? Hiç bilmiyorum... Sürekli aynı soruyla ömrümü ve nefeslerimi tüketiyorum: ‘Söylesene ey gönül, pişman mısın?’ ”