Sultan Mehmet, Fâtih olmayı gerçekten kafasına koymuş
bulunuyordu, esasen kendinden emin ve kararlı görünmeliydi.
“Maçka ve Dolapdere taraflarındaki ağaçlar bu gece kesilsin,
kızaklar yapılarak altmış yedi parçalık ince donanma bu gece
Haliç’e indirilsin, havan ateşi hiç kesilmesin ki, düşman durumu fark edemesin!”
“Gemiler karadan mı yürüyecek yani, sultanım?!”
“Denizden yürüyerek zinciri kıramayınca, biz de karadan yürürüz.”
Ertesi gün koca Osmanlı ince donanmasını Haliç’te gören Bizanslılar âdeta küçük dillerini yuttular. Bu sırada surlardan durumu
seyreden Prens Dukas şöyle dedi:
“Böyle bir harikayı kim gördü ve kim işitti. II. Mehmet karaları denize çevirdi ve gemileri dalgalar yerine dağlardan aşırdı.
Böylece Kayser ve İskender’i gölgede bıraktı, Bizans’ı mahvetti ve dünyayı süsleyen bütün şehirlerin kraliçesi İstanbul’u fethetti.”