Aforizma, özlü söz, vecize ya da özdeyiş, bir duygu, düşünce veya ilkeyi kısa ve öz bir biçimde anlatan sözdür. Kim tarafından söylendikleri genellikle bilinen aforizmalara motto, ülger veya kelam-ı kibar da denir. Batı’ya has bir yazın türü olan aforizmanın en güzel tarifini, kendisi de bir aforizma yazarı olan Nietzsche yapar: “Benim arzum başkalarının bir kitapta anlattığı şeyi, on cümlede anlatmaktır.”
Felsefî, şiirsel veya edebi yönü baskın olan aforizma türü, Arap edebiyatına aslen Lübnanlı olup Amerika’da şöhreti yakalayan Mîhâîl Nuayme, Halîl Cibrân ve Emîn er-Reyhânî tarafından aktarılmıştır. Amerika’da Arap Göç (Mehcer) Edebiyatı adıyla bir edebî akım başlatan üç yazar, Bacon, Rochefoucauld, Schopenhauer, Nietzsche, Franz Kafka ve Stanislaw Lec gibi aforizma yazarlarının etkisinde kalarak Arapça aforizmalar kaleme almışlardır.
Elinizdeki bu aforizmalar, Mîhâîl Nuayme’nin (1889-1988) Mirdâd Kundaktaki Ermiş, Gözlerin Fısıltısı, Kalk Son Gününe Veda Et, Arkaş’ın Günlüğü, Çağdaş Putlar, Babalar ve Oğullar gibi edebî-felsefî eserlerinde vermek istediği mesajların bir özetidir.
“ Kaşlarımın arasında benim üçüncü bir gözüm var.
O olmasaydı kör olurdum.”
“Benim çanağım boş; senin kazanın dolu.
Ne var ki ben tokum; sense aç!”
“ Asmam bir geçitte; üzümü de var koruğu da.
Yolcu! Asmamdan yersen ve dişlerin kamaşırsa beni kınama!”