Geçtiğimiz ay, sevdiğim bir arkadaşımla yolda yürürken sıra dışı görünen birisi yanımıza yaklaştı ve bir şeyler sordu, bazı konularda yardım istedi. Arkadaşımla göz göze geldik, hâli biraz garip olduğu için hafiften ürktük, ne yapacağımızı bilemedik, sorularına kendimizce cevaplar verip yanından ayrıldık.
Bize “tuhaf” gelen o adamdan uzaklaşırken, birkaç adım sonra ikimiz de istemsiz bir şekilde arkaya baktık. Arkadaşımın dilinden yalın bir şekilde şu cümleler döküldü:
- Artık o kadar çok kamera şakası ya da sosyal deney yapılıyor ki her an bir denenme içindeyiz gibi hissediyorum, insan tereddütte kalıyor doğrusu.
Onun bu sözü birçok çağrışım yaptı bende. Birkaç dakika önce olan bitenlerin bir sosyal deney olduğunu hayal ettim, verdiğimiz tepkiler ve o adamla aramızda geçen konuşmaların sosyal medyada, televizyonda yayınlandığı canlandı zihnimde. Sonra tebessüm ettim hâlimize, “deneyden tam geçememiş olabiliriz” dedim içimden.
Doğrusu, gizli kamera şakaları ve sosyal deneyler vesilesiyle insanlık ailesi olarak çeşitli konularda sık sık test ediliyoruz, sınanıyoruz. Kalpler neyle doluysa, davranışlara onlar yansıyor, içimiz nasıl bir hâldeyse, dışımıza o taşıyor. Adeta bir çeşit boy aynasında kendimizi, toplumumuzu, insanlığı seyrediyoruz. Ortaya çıkan tablolara göre de kâh olumlu kâh olumsuz çıkarımlarımız oluyor, kendimizi sorguluyoruz, “ben olsam ne yapardım acaba” şeklinde düşüncelere dalıyoruz.
Birlikte yürüdüğüm arkadaşım, artan sosyal deneyler sebebiyle “sanki her an denenme halindeyiz gibi hissediyorum” demişti ve bir nevi “her an teyakkuzda olmalıyız, işin sonunda âleme rezil olmak var, ne olur ne olmaz dikkatli davranayım” demek istemişti. Buradan ilhamla akla şu sorular gelmiyor değil:
Hayatımızın her ânı imtihan değil mi zaten? Her gün, her saat, her dakika ve her saniye test içinde değil miyiz zaten? Şüphesiz ki öyle. Çünkü inanıyoruz ki bizi Allah yarattı, amaçsız ve anlamsız değiliz, dünya fanidir, ahiret bâkidir, kıyamet günü de herkes yapıp ettiğinin hesabını verecektir. Ve yine inanıyoruz ki, tüm gizli niyetlerimizden aşikâr en küçük eylemlerimize kadar, bütün hâllerimiz ilahi kameralarla her an gözetim, denetim ve kayıt altında. Daima testteyiz, sürekli sınavdayız ve son nefese kadar deneniyoruz.
İnanıyorum ki herhangi bir sosyal deney vesilesiyle “yüz kızartacak bir davranışta bulunup sonrasında pişman olmayı” dahi istemeyen ve bu konuda teyakkuzda olan bizler, sonsuzluk yolculuğunda mağdur olmayı, mahcup olmayı asla istemeyiz. Öyleyse birbirimize şu üç şeyi sürekli hatırlatalım:
1-) Allah tarafından yaratıldığımız ve sayılamayacak kadar çok lütuflarla yaşatıldığımız aşikâr. Bu âlemde geçiciyiz, fâniyiz. Aman buraya alışmayalım, aman bâki olan ahireti unutmayalım, aman “her an deneniyorum, teyakkuzda olmalıyım” hissini hiç yitirmeyelim.
2-) Herkes her an imtihan hâlinde, ilahi kural gereği bu dünyada sadece ve sadece “hangimizin daha güzel davranacağı” test ediliyor. Yarışanlar sadece ve sadece hayırda yarışsınlar.
3-) Şu hayatta en çok kalbimizi koruyalım, kalbimizi önemseyelim. İman, iyi niyet, sabır, sevgi, şükür, vefa, merhamet, adalet, şefkat, fedakârlık, hürmet, haşyet, hayret vs. gibi güzel hasletlerle kalp bakımını eksik etmeyenler ve selîm bir kalbe kavuşanlar “dünya” isimli imtihan diyarının sonunda asla mahcup olmayacak ve Allah’ın lütfuyla “ebedî gençliğe” erecek.
Her ânını ganimet bilip ahiret sermayesi hâline getirebilenlere selam olsun.
***
Dergimizin yeni şekliyle ilgili birçok olumlu geri dönüş alıyoruz, teşekkür ederiz hepinize. Diğer yandan, dergimize abone olanlara hediye ettiğimiz Dedi Ki isimli kitap çok sevildi, bu anlamda da bahtiyarız. Son olarak, 12 senedir her vesileyi fırsat bilip GENÇ’i daha çok genç dostumuzla buluşturmayı önemsedik, 2018 yılında da yine yollarda olacağız, gelen her davete koşa koşa icabet etmeye gayret edeceğiz. Bu kapsamda, “Türkiye Gençleşiyor” projemizin duyurusunu internet sitemizden takip edebilirsiniz.
Mart ayında görüşmek üzere, muhabbetle.