Özgüveni Olmayan Atağa Çıkamaz!
- Yazıklar olsun, özgüvenleri tamamen bitmiş, ya yana ya geri oynuyorlar!
“Gençlik STK’ları ve Futbol” teması kapsamında sosyal tahlil niyetiyle tribünlerde bulunduğum bir futbol maçında, hemen yanımda bulunan öfkeli adam, tuttuğu takıma böyle sitem etmişti. Kastı şuydu:
Taraftarı olduğu takım ne zaman atağa çıkacak bir pozisyon yakalasa, gole yaklaşsa, futbolcular tedirginliklerinden ve ürkekliklerinden dolayı topu ya yanlarındaki ya da gerideki oyunculara paslıyor, bir türlü cesaret edip de ileriye doğru atağa çıkamıyorlardı. Yakaladıkları en güçlü pozisyonlar bile cesaret eksikliği ve risk alınmaması yüzünden, kısa sürede büyük bir hayal kırıklığına dönüşüyordu.
Doğrusu isabetli ve anlamlı bir tespitti, ibretlik bir manzaraydı; gerçekten de ürkek ve korkak oyuncular, özgüven eksiliğiyle yere bastıkları için topu bir türlü ileriye, rakip kaleye doğru götüremiyorlardı.
Böyle bir giriş yapmayı diledim, çünkü geleceğe yönelik özel bir dosya hazırladık bu ay, yakın bir geleceği somut bir şekilde konuşmak istedik. Biz millet olarak ne durumdayız, yarınlar adına gençler olarak nasıl bir ruh hâli içindeyiz, masaya yatırmayı arzu ettik.
Peki geleceği konuşmaya neden ihtiyacımız var?
Çünkü ufuk açıcı yenilikler yapmayı ve yarınlara cesurca yürümeyi ancak özgüvenli insanlar hakkıyla başarabilir.
Çünkü imkan doğuracak ve yarınları şekillendirecek riskler almadan, arzu edilen değişim ve gelişimler istenilen kıvamda gerçekleşmeyebilir.
Çünkü ileriye dönük girişimler başlatmak yerine sadece mazideki başarılarla teselli bulmak topu taca atmakla eşdeğer bir ruh halidir.
Çünkü gelecek çok da uzak değil, günler hızla geçiyor, yarınlar süratle yaklaşıyor; öngörü ve ferasetle hareket edemezsek büyük hayal kırıklıkları yaşamamız kaçınılmaz olacaktır.
Evet, GENÇ gençliğin dergisi, gençlerin dergisi. Sözümüz çok, heyecanımız diri, gayretimiz taze. Sorumluluğumuzun farkındayız, olan biteni yakından takip ediyoruz, yarınlarla ilgili dergimiz, hülyamız var.
Burası dünya ve herkes en iyi oyununu oynamak zorunda, biz kolaya kaçıp topu daima maziye göndermeyi sevmiyoruz, sadece tarihteki şanlı günlerin tesellisiyle avunmayı geleceğin inşasını ıskalamak olarak görüyoruz. Bulunduğumuz her mekanda, her zamanda, etrafına güven veren, insanlığa cesaret aşılayan insanlar olmayı arzu ediyoruz. Kendi ürkekliklerimiz ve korkaklıklarımız yüzünden yeryüzünün en güzel takımını -ki onlar iman edip salih amel işleyenlerdir- başarısızlığa uğratmaya, âtıl bırakmaya hakkımız yok. İnançlı olacağız, azmedeceğiz, çok çalışacağız, etki alanlarımızı güzelleştireceğiz, umudu büyüteceğiz, kapasitemizi zorlayacağız, çeperi genişleteceğiz.
Eski ümmetler geldiler ve geçtiler, dünyaya veda ettiler, şimdi devran bizimdir, sıra bizdedir. Bizlerden hayır adına, iyilik adına ataklar bekleniyor, yeryüzünü güzelleştirecek açılımlar ve atılımlar ümit ediliyor. Millet olarak sorunlarımız çok olabilir, ümmet olarak yükümüz ağır olabilir, dert değil! Kısır tartışmalardan uzaklaşıp yarınlarla ilgili net hedeflerin planlaması için kolları sıvama vaktidir. Sonsuzluğu hesaba katabilen inanmış sineler için yakın gelecekle ilgili gerçekçi bakışlar ve derinlikli tahliller eşliğinde ferasetli girişimlerde bulunma zamanıdır. Var mısın?
Ramazan Bayramınızı tebrik ederiz.
Temmuz’da görüşmek üzere, muhabbetle.