Geçtiğimiz ay Ankara, Yozgat, Çorum ve Bartın hattında yolculuklarımız oldu. Çeşitli vesilelerle genç dostlarımızla bir araya geldik, kâh “yazmak ve yaşamak” üzerine, kâh “mana medeniyeti” konusunda söyleşilerimiz oldu. Dergimizi diri tutan, ümidimizi çoğaltan ve sorumluluklarımızı hatırlatan seyahatler bunlar. Gençlerle birebir tanışma, gündemlerindeki sorulara bizzat şahit olma ve hayatı ıskalamama çabası bir bakıma.
Şehir şehir ilerlerken, okuyucularımızdan biri kendi okuluna da davet etti bizi. “En azından bir çay içelim birlikte” dedi, kırmadık ve yanına uğradık. Neredeyse bin öğrencinin bulunduğu bir ilk okulda, danışmanlık/rehberlik yapıyormuş. Kendi hayatında neşeli, girişken, üretken ve idealist olduğu her hâlinden belliydi. Lakin okuldaki hâlinde bir tutukluk, donukluk ve sıradanlık hissettik.
Biraz yoklayınca, aslında kendisinin de tam farkında olmadığı bir heyecansızlık ikliminde bulunduğunu gördük. Hâl diliyle “sorumluluklarım belli, memuriyet zaten çokça idarî tartışmalarla, lüzumsuz gerginliklerle geçiyor, kimseye bulaşmadan gelir işimi vasat şekilde yaparım ve giderim” der gibiydi. Bu hâlinin, küçük ve her yerde görülebilecek türden sebepleri vardı elbette. Konuşmamız uzarken, odasındaki duvarlara takıldı gözlerim, bomboştu. Sordum dayanamayarak:
- Hocam odanıza öğrenciler geliyor değil mi?
- Evet, yüzlerce öğrenci ağırlıyorum burada.
- Kendimi ilk okulda hayal ettim de, odanıza girdiğimde duvarlarda bana cesaret aşılayacak, moral verecek tabloların, iç açıcı manzaraların olmasını çok arzu ederdim doğrusu.. Odanız solmuş çiçekler gibi, canlılığını yitirmiş sanki..
Ve sonra koyu, samimi bir sohbete başladık, dilimizden şu minvalde sözler çıkıverdi:
“Sevgili Hocam, görüyoruz ki okul dışındaki hayatınızda içiniz kıpır kıpır, şevkiniz fazla, daima üretmenin, yeniliğin, idealist olmanın peşindesiniz. Lakin kendi etki alanınız içinde, rutin bir sıradanlığa, zevksiz bir monotonlaşmaya yüz tutmuş gibisiniz. Sebepleriniz, bahaneleriniz olabilir, lakin hiçbir şey bu okuldaki yüzlerce öğrenciye göstereceğiniz öncülükten, yapacağınız olumlu rehberlikten daha önemli değil inanın. O minik yüreklerin kahramanı sizsiniz, her hâliniz ve her tutumunuz, öğrencilerin gönüllerinde tahminlerden öte güzelliklere vesile olabilir. Mesleğinizin standartlarını yapmakla yetinebilirsiniz, işime bakarım ötesine karışmam da diyebilirsiniz, bu bir tercih meselesidir. Fakat belli ki çok daha fazlasını yapabilecek bir aşkınız, kalbinizin derinlerinde müthiş bir aşkınlığınız var, ne olur bırakmayın kendinizi. Allah size böyle bir imkan vermiş, yüzlerce öğrenciye rehberlik, liderlik, öncülük yapabilme durumunuz söz konusu. Hangimiz küçük dokunuşların eseri değiliz ki? Bu manada büyük bir sorumluluğunuz var. İnanırsanız, özenirseniz, gayret ederseniz bir destan yazabilirsiniz bu küçük odada..”
Muhabbetli nazarlarla süzdü bizleri, “bana çok iyi geldiniz, insan insana şifa sahiden” dedi. Sonunda da “başkalarına da ilham olabilir, yazalım müsaadenizle” iznini alarak, kucaklaşarak ayrıldık yanından.
***
Dosyamız bu ay liderlik, önderlik, öncülük üzerine şekillendi. Konunun uzmanları dünyanın gidişatını tahlil etti, yeni liderlik çeşitlerini, tavırlarını masaya yatırdı. Birçok gence “lider deyince aklınıza ne gelir, sizin için lider kimdir” türünde sorular sorduk. Düşündürücü ve ilham verici bir dosya hazırlandı. Hayırlara vesile olmasını dileriz.
***
İbrahim Peygamber “tek başına bir ümmetti” şeklinde zikredilir Kur’ân’ı Kerim’de. Evladıyla, malıyla ve canıyla imtihan edildi, destansı sabırlar gösterdi, hatırası semamızda hiç sönmeyecek bir güneş gibi parlıyor. O büyük Peygamberin, “Allah’ım bizi takva sahiplerine önder kıl” şeklindeki duası da ayrıca manidardır. Öncü olmak, önder olmak, liderlik yapmak bir bakıma atalar mirasıdır bizlere, her inanmış insanın hedefleri arasındadır. Lakin bunun için önce kendimizin takvalı olması, sorumluluklarını yerine getirmesi şarttır. Başta kendi etki alanı olmak üzere, hayatının her safhasında takvalı/sorumlu davranan herkes potansiyel liderdir, öncüdür. Ve o öncüler bulundukları her yeri güzelleştirip dünyaya çok şey katacaktır. Onlardan olabilenlere ne mutlu.
***
Yeni bir seneye başladık, umduğunuzdan daha fazla hayırlara vesile olmanızı ve kavuşmanızı dileriz.
Şubat ayında görüşmek üzere, muhabbetle.