ANASAYFA POPÜLER E-KİTAPLAR YENİ E-KİTAPLAR YAYINCILAR KATEGORİLER

Genç - Sayı 161

Kolektif Erkam Yayınları


50,00 TL

Satın al

Bu e-kitap için kiralama seçeneği mevcut değil.


Okuyabileceğiniz formatlar

PDF formatı
Okuyabileceğiniz platformlar


Künye


Ürün Kodu
2071234632945

ISBN
-

ISBN (Basılı Kitap)
-

Yayınlanma Tarihi
2020-02

Sayfa Sayısı
76

Dergi
Genç (2020-02) #161

Dil
Türkçe

Kategoriler
DİN / İslam / Genel

Kitap Hakkında

Bu Zokayı Yutmayalım

Derinliğe Talip Olalım 

​Din ve bilim konusundaki kıyaslamalar, tartışmalar, kavgalar, tarafgirlikler herkesin mâlumudur. Kadim bir mevzudur bu, hikayesi epey ötelere dayanır. Bazen illallah dedirtir, bazen suyu çıkar, bazen kimse itibar etmez, bazen de közler yeniden alevlenecek gibi olur.​

Doğrusu, dergi olarak sahadan hiç kopmadan, gençlerin gündeminin içinde kalarak, meseleleri enine boyuna işlemeyi seviyoruz. “Gençler neyi konuşuyor, neyi tartışıyor?” sorularını önemsiyoruz.

Epey zamandır, din ve bilim konusunun farklı şekillerde ısıtıldığına şahidiz. Hayatımızın öncü aktörlerinden olan bu iki kavram arasında, sağlıklı zemine oturtulamayan ilişkilerden dolayı kalpler huzursuz, zihinler karışık gibi.

​Yaptığımız konferanslarda da bunu açık ve net şekilde görüyoruz. Geçtiğimiz ay, bir kardeşimiz, şu soruyu sordu mesela:

- Kur’ân’daki bir ayet ile bilimsel bir veri çakıştığında hangisine uymak lazım?

​Kendisine güzelce, derinlikli okumalar yapmadan ve sağlıklı tefekkür süreçlerinden geçmeden, bu gibi hap soruların kısır cevapları bizi bir yere götürmez, genellemeler ya da indirgemeler üzerinden söylenecek her söz iğreti kalır, temelleri iyi oturtmak lazım dedim. Lakin tatmin olmadı, klasik yobaz/bağnaz tavrı içinde olduğumu ifade eden cümleler kurdu. Hızını alamadı, “biz akıllı insanlarız, aklın ve bilimin yolunu izlemek zorundayız” diye de ekledi. Tartışma ilerleyince “ben de Allah’a inanıyorum” diye ekledi. Belli ki kalbi ve zihni bu konu ile dopdolu olduğu için bir şekilde net hükümlere varmak ve çıkış yolu bulmak istiyordu. Muhtemelen, kendi tarzı ve tavrıyla, havalı bir yerden konuşuyordu da. Tüm bunlar olurken, hâli ile “beni tatmin etmiyor sözleriniz, geçin bunları” mesajını da vermeyi eksik etmiyordu. Gülümsedim, dert etmedim ve sakince devam ettim:

- Sevgili kardeşim, din ve bilim kavgasının bahsettiğin şekilde ateşli bir taraftarı olmak, bu şekilde ayrışmalarda bulunmak zokayı yutmak demektir, buna gerek yok. Bizim bilim isimli bir ilahımız yok, bir tek Rabbimiz var, o da Allah. Eğer bilimi bir ilah olarak görenler varsa burada, kusura bakmasınlar, o ilahın önünde kayıtsız şartsız boynumu bükmeyeceğim, o putun önünde eşsiz inancımı kurban etmeyeceğim. Arkadaşlar, bunu söylediğim zaman bilim karşıtı, bağnaz ve yobaz biri olmuyorum, bundan da emin olabilirsiniz. Böyle sapla samanın karıştığı, kaypak ve kaygan bir zeminde, gelişigüzel malumatlar arasında hiçbir mesele hakkıyla çözülemez. Önce arka planı iyi oturtalım, düşünelim, araştıralım, şablon sorulardan ve hazır cevaplardan kaçalım, meselenin bugüne kadarki serencamını iyi tahlil edelim, sonra daha sağlıklı bir yere varırız, acele etmeyelim.​

Evet, sorgulayan, akleden, merak eden herkes bu duraklardan geçecek. Özellikle gençken, kafamız da karışacak, kalbimiz de şüpheye düşecek. İnancımızın sahihliğini araştıracağız, taklitten tahkike ulaşmak için çaba harcayacağız. Çünkü insan olmak bunu gerektirir. Lakin hayatımızın temel taşlarını yerli yerince oturtamazsak, dağınık bir zihin ve bulanık bir kalple yaşamanın ıstırabından kurtulmak zor olacak.

Bu anlamda, din ve bilim meselesinde, hususen İslam ve bilim konusunda, net bir duruşa, temiz bir bakışa, sağlıklı bir şuura ihtiyacımız var. Hurafelerden arınmış ferasetli bir hayat tarzına, kınayanın kınamasından korkmayan izzetli bir imana, her türlü bilginin potasında eridiği hikmetli bir dünyaya, insan-Allah-varlık arasındaki ilişkileri bütün imkanlarıyla/güzellikleriyle açığa çıkaracak sahih bir akideye daha da çok muhtacız bugün. Müslümanlar olarak, çağın şahitleriyiz ve üzerimize düşen sorumlulukları hakkıyla yerine getirmek zorundayız.

Bu sayımız, “din ve bilim” meselesinde, bizlere yutturulmak istenen zokaları yutmadan, aksine, yol açan, ufuk büyüten ve her şeyi yerli yerine koyan, her şeye hak ettiği değeri veren bir anlayışla hazırlandı. İstifadesinin bol olmasını dileriz.

​Mart ayında görüşmek üzere, muhabbetle efendim.