Dergiler Yetim,
Dostları Mahzun...
Bir güzel insanı kaybetmenin derin acısını yaşıyoruz. Dergimizin Yayın Kurulu üyesi olan, on dört senelik GENÇ tarihinde çokça katkısı bulunan kıymetli Asım Gültekin Abimizi ebedî aleme uğurladık geçtiğimiz ay, gönlümüz kederli, gözlerimiz nemli.
Onu nasıl anlatacağız, nasıl sığdıracağız kelimelere emin değilim.
Ansızın aramızdan ayrılışıyla dilimiz lâl oldu, çok şaşkınız.
Sanki o meşhur derviş yeleği ve omzuna yüklediği kitaplarla çıkıp gelecekmiş gibi hissediyoruz hâlâ. Gelecek ve birbirinden yeni fikirler koyacak masaya, tatlı-sert tartışacak, kalender gülümsemesiyle yan yan süzecek bizleri.
Asım Abi dergi delisiydi, kitap sevdalısıydı, kültür işçisiydi, insan canlısıydı. Bilhassa gençlere kıymet verir, dertlerini dinler, herkesi istidatlı olduğu alanlara göre yönlendirirdi.
On yedi senedir bizzat tanıyorum kendisini. Ürkek yazılarımı ilk tebrik edenlerden biriydi. Sevmişti beni de, sevdiği binlerce genç gibi; sevmişti ve özel ilgilenmişti. Onun yanında kendimi değerli hisseder, “usanmadan sıkılmadan dinliyor” derdim hayretler içinde. Öyle ya, insan yükü ağırdır, Asım Abi bu yükü fedakârca çekerdi, gece demez gündüz demez her vesileyi bir güzelliğe çevirmeye çalışırdı. Bilgisini esirgemez, vaktini ve sevgisini cömertçe sunardı muhataplarına.
Duruş sahibiydi Asım Abi, herkesin geniş konuştuğu bazı hassas konularda netti, sözünü esirgemez, “ne derler” diye düşünmezdi. Hiç unutmuyorum, bir toplantıda, “kıble merkezli dergiler birliği” tabirini kullanmıştı, bu ifadeyi garip ve “arkaik” bulanlara meselenin ne kadar önemli olduğunu anlatmaya çalışmıştı berrak bir zihinle. Asım Abi’nin yüzü kıbleye dönüktü, izzet onun için hayatî bir mevzuydu.
Sade giyindi, basit yaşadı, süse, şova iltifat etmedi. Cebini doldurma, makamlara kurulma, bir yerlere sıçrama derdinde olmadı hiç. Kullardan bir kul olmanın mutluluğu ve müdarasız yaşamanın asaleti vardı yüzünde.
Hususen Rasim Özdenören’e gösterdiği ilgi, alaka ve hürmet, biz gençler için çok şey ifade ederdi. Onun yanında, mürşidini bulmuş vecd hâlindeki mürid, maşuğuna kavuşmuş içli aşık edasıyla gezerdi, sevinçten adeta uçardı.
İnsanları birbiriyle tanıştırmaktan ayrı bir zevk aldığı için, tanıdığı tüm güzel insanları birbiriyle kaynaştırıp yeni açılımlar yapmaya çalışmak, onun ana meşguliyetlerinden biriydi. Bir araya gelmesi zor insanlar için dahi köprü vazifesi görürdü adeta. Nerede kıymetli bir isim varsa, telefonu onda olurdu, eksik kalan birçok şeyi tamamlamak üzere hazır bekler bir halde yaşardı sanki.
“Okumuyor insanlar” diye kızar, STK yöneticilerine kitap okuma halkaları kurdurma konusunda pek iştiyaklı davranırdı. Hele dergi fuarları için ne çok çabaladığına, ne çok gayret ettiğine bizzat şahitlik ettik yıllarca, gıpta ile izledik heyecanını.
Şimdi yokluğunda, dergiler yetim, dostları mahzun.
Hem kederimizden hem de vefamızdan dolayı, bu sayımızın dosya konusunu Asım Gültekin’e ayırdık, sevenlerinin, dostlarının, öğrencilerinin dilinden şahitlikleri okuyacaksınız. Kimi zaman gözleriniz nemlenecek kimi zaman umutlanıp “ben de böyle olmalıyım” diyeceksiniz iç geçirerek.
Mekânı cennet olsun, Rabbimiz taksiratını affetsin. Gaybı sadece Allah bilir, biz insanlığına, fedakarlığına, gayretine şahidiz. Hatırası azizdir. Ailesine, yavrularına ve tüm sevenlerine başsağlığı dileriz.
Ruhu için bir Fatiha istirham ederiz tüm okuyucularımızdan.
Eylül ayında görüşmek üzere.
Muhabbetle…
Süleyman Ragıp Yazıcılar