Susuz insanın suyu aradığı gibi, suyun da susuz insanı aradığından bahsedilir irfan geleneğimizde. Her arayış, bir bakıma arayan ve aranan arasındaki sırlı ilişkiyi de açığa çıkarır. Neyin peşindeysek, ondan bir iz taşır yüreğimiz. Hangi sorular varsa zihnimizde, o soruların gönül dünyamızda açtığı pencerelerden çeşitli ışıklar yansıyacaktır hayatımıza. Bazen meraktan, bazen bilmediğimizi öğrenme niyetiyle bazen de içimizdeki ukdeleri çözme arzusuyla, sorduğumuz soruların gölgesinde şekillenecek bahtımız. Aradığımız her ne ise, kıymetimiz ve kısmetimiz o minvalde tecelli edecektir.
Özellikle ilim bahsinde, soru büyük bir kılavuzdur bizim için. Çünkü ilim hazinesinin anahtarı hükmündedir sorular, bu hazineye ancak sorularla ulaşılır. Öyle nurlu bir halkadır ki bu, soran ecir kazanır, cevaplayan berekete erer, ortaya çıkan manzaradan istifade edenler de mutlu olur, fayda görür.
Bu sayımız, gençlik ve soru meselesini gündem ediyor. Önemli bir mevzu bu, çünkü bir yanda özellikle inanç alanına dair sorular artıyor diğer yanda yetersiz cevaplar gönülleri tatmin etmiyor. Gençlerin sorusu çok, bu olmazsa olmaz bir bakıma. Lakin kaçamak cevaplarla, hikmetsiz yorumlarla ve bilgi eksikliğiyle dolu izahlarla günü geçiştiren ilim ehli de az değil. Bu manada, gençlere hakikatli ve zor sorular sormak yakışıyor, ilim ehline de anlayışlı ve özenli bir gayret düşüyor. Aksi takdirde, cevapsız kalan, üstünkörü geçiştirilen, hikmetle izah edilemeyen sorulara, kötü niyetle alıcı çıkacak birçok sapkın anlayış söz konusu.
Buldukları her fırsatı gönülleri bulandırmak, akılları sulandırmak için kullananların farkındayız. Bu mukaddesat düşmanları, özellikle inanca yönelik meselelerde, “bakın Müslümanlar topu taca atıyor, şahit olun bilim ve din çelişiyor, koşun bir açığını daha da bulduk İslam’ın” şeklindeki temelsiz, mesnetsiz ve çapsız saldırılarıyla, temiz yüreklere öncelikli olarak “acaba” dedirtmenin derdindeler.
Sonrasında usul usul itiraz, yalanlama, suçlama, şüphe, red, inkar ve isyan çukurlarına doğru uzanan, içi karanlık, kötülük, anlamsızlık ve amaçsızlık dolu uğursuz bir gayenin peşindeler. Bu böyledir, çünkü kainat boşluk kabul etmiyor, ilimle, ferasetle, hikmetle tatmin edilemeyen gençler, ustaca söz ebeliği yapan, şeytani bir zekayla doğruyu yanlışı karıştırıp sunanlar sebebiyle, derin savruluşlar ve büyük kayboluşlar yaşayabiliyor.
Bu noktada, imanı aşkla yaşayanlara, tevazu sahibi ilim ehline, derin kavrayışlı ariflere, ihlas sahibi hocalara ve hakikatli fikir işçilerine büyük iş düşüyor. Çokça yorulacaklar, çokça zahmet edecekler, lakin gençlerin yüreklerindeki soruları bilgiyle, özenle, sabırla cevaplayacaklar, gönüllerdeki çıkmazları, akıllardaki karanlıkları, birer deniz feneri misali aydınlatacaklar.
İslam azizdir, korkmaz, kaçmaz, mağlup edilemez. Allah’ın izniyle, güneşten daha parlak olan hakikatler, gayret sahipleri vesilesiyle her daim dünyayı güzelleştirmeye devam edecektir. Bu uğurda çaba gösterenlere, eser ortaya koyanlara ne mutlu.
Dosya kapsamında merak ettiğimiz ve cevaplarını aradığımız sorular şöyle:
Gençler sorularının cevaplarını nerelerde arıyor? Zor sorusu olanlar, tatmin edici cevaplar bulabiliyor mu? Popüler isimler gönüllerdeki sorulara hikmetle mi yoksa sözün şehvetine kapılarak mı cevap veriyor? Soru sorma adabı var mıdır, varsa bu hangi ölçüleri, ilkeleri barındırır? İslam bütün sorulara cevap verir mi? Gençleri tatmin etmeyen cevaplar hangi ortak özellikleri taşıyor? İlim geleneğimizde hoca-talebe ilişkisinde sorunun yeri ve önemi nedir? Teslimiyet ve soru sorma, sorgulama birbirine zıt olgular mıdır, bu hassas konuda temel noktalar nelerdir? Soru sormak istediği halde soramayan gençlere cesaret verecek hikayeler var mı? Soru sorma ve sorgulama süreçleri kısır tartışmalara döndüğünde ne yapılmalı, bu duruma düşmemek için nelere dikkat edilmeli? Sorularına hakikatli cevaplar bulamayan gençlere ne tavsiye etmek gerekir? Birileri kızar diye soru sormaktan çekinmek mi gerekir? Korkmadan nasıl soru sorulabilir? Saçma soru olur mu, yoksa sorulan her soru değerli midir?
Dileriz istifadeli olur.
Hediye Kitabımıza Büyük İlgi
Bu ayki dosya konumuza ilham olan Prof. Dr. Soner Duman Hocamız, genç dostlarımızın zihnindeki kah merak uyandıran kah kafa kurcalayan sorulara, özenle, bilgiyle ve hikmetle cevaplar hazırladı. Sevindirici olan şu ki, dergimize abone olanlara hediye edilecek olan “Allahım Sorularım Var” isimli kitabımıza büyük bir ilgi söz konusu. Bu kitap, sadece gençlerin değil, başta ebeveynler, eğitimciler, STK öncüleri olmak üzere, gençliği dert edinen herkes için bir yol rehberi niteliğinde. En az 10000 gence ulaşmayı, ülkemizde taze bir heyecana vesile olmayı diliyoruz. Duanızı ve desteklerinizi bekleriz.
Aralık ayında görüşmek üzere, muhabbetle.