Bedenler Tekkede, Kalpler Mekke’de!
Biz İslam ümmetiyiz, Rabbimiz bir, kitabımız bir, kıblemiz bir.
Yeryüzündeki tüm inananlar olarak renklerimiz, dillerimiz, ırklarımız farklı olsa da eşsiz bir kardeşlik bağıyla birbirimize bağlıyız, sonsuza dek Allah’a ve Resûlü’ne sevdalıyız. Alemdeki herkesle insanlıkta eş, tüm müminlerle ise dinde kardeşiz.
Bizi biz yapan şiarlarımız çoktur. Hayatlarımızı rükuyla süslemeye, simalarımızı secde ile nurlandırmaya çalışırız. Zalimlere karşı çetin ve duruş sahibi, mazlumlardan yana gönlümüz rakik ve merhametlidir. Tüm insanlığı mutluluğa, huzura, gerçeğe yani Allah’a davet ederiz. Bitmek bilmeyen bir çaba ile erdemli davranışlar ve salih ameller işleme derdinde oluruz. Üstünlüğü makam veya mevkide bilmez, takvanın gölgesi altında tüm sıfatlarımızdan arınıp, sadece “ben Müslümanlardanım” demeyi en büyük rütbe sayarız.
İslam izzetli bir dindir, zilleti kabul etmez.
İslam asalet dinidir, tüm kötülüklere ve karanlıklara meydan okumakla mâruftur.
İnancımızın çizgisi son derece mutedil, her açıdan makul ve makbul bir çizgidir; sadra şifadır, gönlü bahar eyler, zihni açar, ömrü bereketlendirir.
İlk insan ve ilk peygamber Hz. Adem’den bu yana ilahi kudrete teslim olmanın, sonsuz güzelliğe “amenna” demenin, her şeye kâdir olan Allah’a kulluk etmenin ebedî çağrısıdır İslam. Aşkın ve aşkınlığın muştusudur.
Hak gelmiş ve bâtıl zail olmuştur, bu böyledir, her daim de böyle olacaktır. Çünkü Allah’ın vaadi bu yöndedir, kendi dinine yardım edenlerin ayaklarını sabit kılacak, onları görünür ve görünmez ordularıyla destekleyecektir.
Her şeyin bedeli var madem, inancımızın ve imanımızın da bedelinin çok büyük olduğunu unutmamamız gerekiyor. Allah inananlardan mallarını ve canlarını satın almıştır, bu kutlu alışverişte kazancımız cenneti, cemâli ve rızası olacaktır.
Madem dünya fâni, ömür sınırlı, ölüm ise her an kapıda, ne yapıp edip Allah’ın rızasını kazanmalı, O’nun uğrunda aşkla, sevdayla koşturmalıyız. “Seven sevdiğinin her şeyini sever” sırrınca, yaşadığımız sürece İslam’ın şiarlarına sahip çıkmalıyız.
Bu sayımız, şiarlarımızın başında gelen, özümüzün ve yüzümüzün kıblesi Kâbe’yi merkeze alan bir sayı oldu. Orası selamet yurdudur, temelleri ihlas ve takva ile atılmıştır. Işığın çevresindeki pervaneler misali, Kâbe’nin hasreti yakar kavurur kalplerimizi. Milyarlarca Müslüman beş vakit oraya döner yüzünü, oradan ilhamla besler özünü. Meşrepler, mezhepler, tekkeler farklı olsa da bütün Müslümanlar için kalpler her daim Mekke’dedir, gönüller Kâbe’dedir.
Sevdamızdır Kâbe, şiarımızdır Kâbe, tevhidin sembolüdür, dün olduğu gibi bugün de birlikteliğimizin remzi ve bereketin kaynağıdır. Kâbe’yi aziz tutmak, teslimiyetin şiiri sayabileceğimiz bu eşsiz mekana hürmet etmek, ancak ve ancak izzetimizi artırır, kalplerimizin güzelliğini gösterir.
Bu duygu ve düşüncelerle, ehil isimlerin katkılarıyla geniş bir Kâbe dosyası hazırladık. Farkındalığa, şuura ve heyecana vesile olması dileğiyle, Rabbimizden tesirini ve bereketini umarız.
***
Dergimize abone olanlara hediye etmiş olduğumuz, Prof. Dr. Soner Duman Hocamızın “Allahım Sorularım Var” isimli kıymetli eseri okuyucularımıza ulaşmaya devam ediyor. Kitaba kavuşanlar çokça güzel duygular, düşünceler paylaştılar, bu bizler için ayrı bir mutluluk oldu. Bu vesileyle nice gönle dokunmayı diliyoruz.
“Askıda Dergi” kampanyamız devam ediyor, bu vesilesiyle genç arkadaşlarımızdan birine dergi ısmarlayabilirsiniz. “Ben varım” mesajınızı bekleriz: 0533 611 25 41
Nisan ayında görüşmek üzere.
Muhabbetle.