...ve son görev, Atlantis'in ötesinde, çok uzaklardaydı, hatta imkânsızdı... "Günler önce durup sarayın bahçesine baktığım yerde gene durdum. Bahçe, ağaçları, çeşit çeşit çiçekleri, çimeniyle Renoir'ın tabloları kadar renkli ve ince, renkli giysileri içinde erkekler ve kadınlarla, daldan dala, ağaçtan ağaca uçan kuşlarla La Fontaine'in masallarından bir sayfa kadar canlıydı. Sarayı çevreleyen yapıların hepsinin bahçeleri vardı. Binalarda renk renk mermer ve granit kullanılmıştı. Evet! Atlantis bütün zamanların en zengin, en görkemli şehriydi." Soluk kesen temposuyla bir çırpıda okunabilen çok güzel bir kitap. Hikâyenin her bölümünde bir sonraki aşamada ne olacağını merak ettiğiniz için tempoyu hiç düşüremiyorsunuz... Tarihin en büyük gizemi olan Atlantis efsanesi hepimizi ele geçirecek...