Dev bir yazar, eşsiz bir külliyat.
Edebiyatımızın dev ismi Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın değerli eserlerini yayımlamaya devam ediyoruz.
“Çocukluğumu, delikanlılığımı ve kırkına merdiven dayayan yaşımı kitaplarında toplayan bir yazıcı olduğu için onu, şu veya bu düşüncenin dışında tabiatın bir görünüşünü sever gibi severim... Bugün kaç yaşındadır, bilmiyorum. Ancak bir büyük yazıcının ara sıra kutlulanması yaşına bağlıysa, bu yaşa nasıl olsa çoktan gelmiş olduğunu sanıyorum. Ve yine sanıyorum ki halkın en çok okuduğu bir büyük artisti kutlulamakta geç bile kalınmıştır.”
Nâzım Hikmet
“Onun yaşayan yanı; romancı yeteneği, kahramanlarını kişileştirmedeki ustalığı, Türk dilini nefis bir halk mizahıyla yoğurabilişi, Türk sokağını, Türk mahalle konuşmalarını ilk defa şaşılacak bir yoğunlukla Türk romanına getirebilmiş olmasıdır. Toplumun geçiş döneminde rastlanan bütün aksaklıklara parmak basmayı bilmiştir. Alafrangalaşmakta olan bir ortamın sivrilikleri, batıl inançlar, aile uyumsuzlukları, kuşak çekişmeleri romanlarının başlıca temalarını teşkil eder. Hüseyin Rahmi, tipik bir İstanbul yazarıdır.”
Haldun Taner
Hakka Sığındık Hakka Sığındık (Günümüz Türkçesiyle)
Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın polisiye ve gizem unsurlarını başarıyla birleştirdiği büyük romanı Hakka Sığındık, savaşların, yangınların, İspanyol gribi salgınının ve savaş fırsatçılarının ortasında kalmış çaresiz bir halkın hikâyesi. Yazarın hep gülümseyen ve gülümseten satırlarının ardına dikkatli baktığımızda, orada hep bir dramın da saklı olduğunu görürüz. Hakka Sığındık’ta bu dram saklanmıyor, en gerçek haliyle yüzümüze çarpıyor.
Yangın gündüz yandı, gece yandı, ertesi günü oldu, hâlâ yanıyordu. Biz İstanbul’da hiç ev kalmadı zannettik. Çünkü etrafımız göz alabildiği kadar virane olmuştu. Yalnız bacalar gözüküyor, her yandan dumanlar tütüyordu. Bilmiyoruz kaç saat olmuştu, biz hiçbir şey yememiştik. Evde babamızın getirdiği pastırmalar, peynirler, tereyağları, kuru üzümler, incirler vardı. Hepsi, hepsi yandı efendim.
#edebiyatımızınmirası #salgın #gelireşitsizliği #dolandırıcılık #yangın #açlık #hurafe #istanbul
---
HÜSEYİN RAHMİ GÜRPINAR, 1864’te İstanbul’da doğdu. Dört yaşında annesini kaybetti. Çocukluğu teyzesinin yanında, Aksaray’da geçti. Mahmudiye Rüşdiyesi’nde okudu. Hastalığı sebebiyle Mülkiye’deki eğitimini yarım bıraktı. Kısa süreli birkaç memuriyet denemesi ve bir dönem milletvekilliği haricinde hayatını hep yazdıklarıyla kazandı. Henüz 23 yaşındayken yazdığı ilk romanı Şık, Ahmet Midhat Efendi’nin övgüleriyle karşılandı ve 1887’de Tercüman-ı Hakikat’te tefrika edildi. Sonraki yıllarda verimli bir yazarlık hayatı geçirdi. 19. yüzyıl sonu ve 20. yüzyıl başı İstanbul’unun konak ve sokak hayatını eserlerinde ustalıkla işledi. Klasikleşmiş birçok romanının yanı sıra hikâye, oyun, makale türlerinde de eserler verdi. Edebiyatımızda gerçekçiliğin ve doğalcılığın en önemli temsilcilerinden biri olan Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın eserlerinde halkı pozitif bilimlere yönlendirme isteği de açıkça görülür. 1944’te ölen yazarın mezarı, hayatının son 31 yılını geçirdiği Heybeliada’dadır.