Okuru bir tutkunun peşi sıra XIX. yüzyıl sonu Triestesi’nin sokaklarında, meydanlarında, salonlarında dolaştıracak bu roman, ülkemizde Zeno’nun Bilinci, Senilità, Kötü Bir Şaka romanlarıyla tanınan Italo Svevo’nun ilk yapıtı. Adı Pirandello, Musil, Joyce ve bazen de Kafka’yla birlikte anılan Svevo, XIX. yüzyılda önce romantizmin, ardından gerçekçiliğin kalıplarına yerleşen edebiyattan ayrışıp bir çığır açarak, XX. yüzyıl Avrupa yazınını başlatmış olan yazarlardandır. Bu dönemde Schopenhauer ve Freud düşüncesinin yazına yansımasıyla ruhsal gerçeklik ön plana çıkmış, anlatı işlemi derinleşerek roman kişilerinin iç dünyasına odaklanmış, bilinçaltı boyutuyla zenginleşmiştir. Olaylar artık dışsal ve nesnel olmaktan çok, içsel ve özneldir. Aynı zamanda, romanın başkişisi "kahraman" olmaktan çıkar, gücünü ve pırıltısını yitirir, hayatın getirdiği rastlantılar ve fırsatlar karşısında aciz ve çekimser kalan biri, bir "antikahraman"dır o.
Öykümüz aslında hayli yalın: Kırsal kökenli, felsefe ve edebiyat heveslisi, hayalci, yoksul delikanlı büyük kente gelmiş, banka memurluğunun bunaltıcı çarkına takılmışken, talihin yoluna çıkardığı güzel, kaprisli zengin bir kıza âşık olur. Ama çekingenlikler, duraksamalar, yanılgılar, yanlış anlamalar, iç hesaplaşmalar derken olay hiç beklenmedik bir sona bağlanır. Ara sıra bizim de tanık olduğumuz, insana, "Hayat işte!.." dedirten türden bir son.