Peygamberimiz evimize teşrif etse neylerdik?
Dilimizde salâvat, yüreğimizde bir serçe çırpınışı ile ‘Hoş Buyurdun ey Nebi!’ der miydik? Yoksa mahcup ve bir ceylan gibi ürkek ‘Ah sana karşı yüzüm yok ey Resul!’ mü derdik?
Peygamberimiz ziyaretimize gelse…
Yalnızca birkaç saatliğine aniden, habersizce gelse, çalsa kapımızı, dokunsa tebessümü sinemize... Ne yapardık? Elimiz kolumuza dolanmış, öylece durup kalır mıydık? Yoksa ‘Oysa Seni ne kadar özlemiştim.” diye sarılır, kokusunu içimize çeker miydik?
Peygamberimiz evinize gelse sevinç coşkusu ile mi dolardınız? Yoksa… Elinizdeki kitap evinizdeki yalnızlığınıza, yanıklığınıza bir kutlu misafir getiriyor.