“Ey General! Çar’ına şöyle haber ver ki; Kafkasya’nın bağrında daha binlerce Ahulgo gibi kaleler var ve on binlerce Surhay kule yerini almıştır. Bunların hepsi Rabbine baş kaldırıp eceline susamış olanları beklemektedir. Silahlarınızın vücûdumda açtığı üç yarayı şifalı Dağıstan otlarından kendi ellerimle yaptığım ilâçlarla şimdiden iyileştirdim ve size karşı harp etmek üzere hazırlandım. Kalbimde açtığınız evlâd ü ıyâl ve hemşiremden gelen ayrı ayrı dört yaranın hiçbir hükmü yoktur. Geri kalan evlâd ü ıyâlimi de daha şimdiden vatana ve Allah yoluna kurban olarak adadım. Size ve Çar’ınıza her şeyi bol bol vereceğiz, fakat vatanın hürriyet ve şerefini asla!
Ahulgo’da aldığınız kanlı ders kâfi gelmediyse, zengin Çar’ınızın ordularını ve hazinelerini ortaya dökerek tekrar geliniz. Askerlik şerefini lekeleyerek yalan söyleyiniz, vaadlerinizi inkâr ediniz, ormanlarımıza kundak sokunuz, ekinlerimizi yakınız, meyva ağaçlarımızı, bahçelerimizi kavurunuz. Bütün bunlar Kafkas’ın ezelî hürriyet ve istiklâl aşkını körüklemekten başka hiçbir işe yaramayacaktır! Çarlar ölecektir, Petro’larınız ve Katerina’larınız gibi Nikolay da gözleri arkasında geçip gidecektir. Fakat Kafkasya mutlaka kurtulacak, hür ve mes’ud olacaktır. Allah, hak ve vatan uğrunda çarpışanların yardımcısı olsun!”
(İmam Şamil'in hezimete uğrattığı, Kafkaslarda Ahulgo kalesini kuşatan
Rus Çar'ı Nikolay'ın generaline gönderdiği mektup)