ÖNSÖZ
بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰن الرَّح۪يمِ
Hamd ve senâ, âlemlerin Rabbi, Rahman ve Rahîm, din (hesap) gününün yegâne söz ve hüküm sahibi yüce Allâh’adır. Yalnız O’na ibadet eder ve her türlü yardımı O’ndan bekleriz.
Ve hamd O âlemlerin Rabbine ki; insanlara Hakk’ın âyetlerini okumak, kitabını öğretmek, tezkiye yollarını gösterip, hikmetle buluşturmak ve daha nice bilmediklerini öğretmek üzere bir şâhid, müjdeleyici, inzâr edici, davetçi ve nûrânî bir kandil olarak, habîbi, sevgili peygamberimiz Muhammed Mustafa’yı elçi olarak gönderdi. Efendimiz Muhammed Mustafa’ya, O’nun mübârek ehl-i beytine ve ashâbına da sonsuz salât ü selâmlar olsun.
Îmânla başlayıp ibadet ve amel-i salihlerle; ihsân kıvamı olarak ifade edilen hayatın her safhasında Rab Teâlâ’nın huzurunda olduğunu hissederek yaşamak diye tarif edilen tasavvufî terbiyede en müessir terbiye usûllerinden biri, şüphesiz sohbetlerdir. Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in sahâbîsini inşâ ettiği bu usûl, günümüze kadar devam ettiği gibi bundan sonra da çok mühim bir terbiye yolu olarak devam edecektir. Bu sohbetler bazen kitâbî, bazen şifâhî, bazen de tamamen sükûtî olarak îfâ edilir. Zamana ve mekâna göre, kişilerin hâl ve istîdatlarına göre her birinin farklı bir terbiye yönü bulunmaktadır.
Elinizdeki bu mütevâzı eser 2011-2012 yıllarında “İrfânî Gelişim Seminerleri” olarak plânlanıp uygulanan 40 derslik sohbet programının 16 sohbetini ihtiva etmektedir. Belirli bir takvim içinde tarafımızdan icrâ edilen bu sohbetler; sohbetleriyle müşerref olduğumuz merhum Mahmud Sâmî Ramazanoğlu ve Hâce Mûsâ Topbaş efendilerle, muhterem Osman Nûri Topbaş üstâzımızın eserlerinden iktibaslar ve sohbetlerinden hatırda kalanların gönül dostlarımıza bir özet olarak takdiminden ibarettir. Umarız ki, “salihlerin anıldığı yere rahmet iner” kelâmınca mânevî faydalara vesîle olmuştur. Bu sohbetlerimiz genel olarak şifâhî, zaman zaman da eserlerden nakiller yapılmak sûretiyle kitâbî olmakla birlikte, kitap hâline geldiğinde de yine sohbet üslûbunu bozmadan sunumu tercih edildi.
Farklı yönleriyle bir terbiye yolu olan tasavvufî eğitimin sadece kitaplardan okumakla gerçekleşmeyeceği tabiidir. Kitaplar, belli bir ilmî ve fikrî zemini oluşturmakla birlikte bu eğitimin bizzat ehlince tarif ve takip edilmesi bir zarurettir.
Bir yıl boyunca devam eden bu programın muhtevasını hazırlayan muhterem Dr. Âdem Ergül Bey’e, ses kayıtlarını çözüp metin hâline getiren ve gerekli tashihleri yapan Selman Tan Bey’e ve nakillerin kaynaklarını tespit eden Dr. Murat Kaya Bey’e teşekkürlerimi arz ederim.
Yüce Rabbimiz, hidâyet nûru Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in şerîat-i garrâ-i Ahmediyyesi ve sünnet-i seniyyesi çerçevesinde ihsân hâlinde bir hayat yaşamayı; tasavvufu O’nun sünnetini en mükemmel mânâda yaşamak olarak anlayan meşâyıh-ı kirâm efendilerimize usûlünce rabt-ı kalb eyleyip onların sözlerinden, hâllerinden, sükûtlarından ve gönüllerinden feyizlenmeyi nasîb eylesin.
Gayret bizden, başarıya ulaştırmak yüce Rabbimiz’den.
Abdullah Sert
Mart/2016 İstanbul