Kalpazanlar – André Gide
Bir süredir, kalp paralar dolaşıyor piyasada. Bunu haber aldım. Kaynaklarını bulmayı başaramadım daha. Ama küçük Georges’un –bunu tam bir saflıkla yaptığına inanmak istiyorum– bunları kullanıp piyasaya sürenlerden biri olduğunu biliyorum. Yeğeninizin yaşında birkaç kişi daha yapıyor bu yüz kızartıcı ticareti. Arılıklarının kötüye kullanıldığından ve iyiyi, kötüyü seçemeyen bu çocukların, kimi suçlu büyüklerin ellerinde oyuncak olduklarından kuşkum yok.
İki genç –Bernard ve Olivier– orta sınıf zincirlerinden kurtulup anne babalarının kurduğu sahte hayatı terk etmeyi kafalarına koymuştur. Bernard’ın annesine yazılan mektuplarda gizli olan bir gerçeği öğrenip evden kaçmasını fırsat bilen iki genç, yasak bir dünyaya atılır. Dönemin Fransa’sında kabul görmeyen ilişkilerin, gizliliğin ve sahtekârlığın hüküm sürdüğü bu dünyada yaşayan yazar Edouard ise, Kalpazanlar isimli bir roman kaleme almaktadır.
İnsanların gizli olan niyetlerini, gösterdikleri ve gizlediklerini, yalanı ve gerçeği deneysel bir anlatımla resmeden Kalpazanlar entelektüel bir dedektif romanı, Yeni Roman’ın öncüsü kabul edilebilecek bir başyapıt.
“Kalpazanlar, Gide’in son dönemdeki en ilginç eserlerinden biri.”
E.M. Forster
#fransızedebiyatı #eşcinsellik #günlük #yazarlık #erotizm #bohemlik #avrupa
ANDRÉ GIDE, 1869’da Paris’te doğdu. Yazı hayatına 1891’de yayımladığı Les Cahiers d’André Walter ve Le Traité de Narcisse ile başladı. Bunları 1894’te Batak, Dünya Nimetleri, 1902’de Ayrı Yol izledi. André Gide, Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra tanındı. Gide’in yazarlıktaki ustalığı, üslubundaki açıklık ve duruluk, bir yandan kitaplarında ortaya koyduğu kaygılarıyla, öte yandan düşüncelerinin karmaşıklığıyla tam bir çelişki içindeydi. 1919’da yazdığı Pastoral Senfoni son derece duygulu ve insancıl bir romandı. Gide’in en iyi eseri sayılan Kalpazanlar 1925’te yayımlandı. Bu tarihten sonra en ağır konuları işlemekten çekinmedi, her türlü önyargıdan uzaklaşıp yerleşik inanç ve düşüncelere körü körüne bağlanmaktan kaçındı. 1947’de Nobel Edebiyat Ödülü’nü aldı. 1951’de öldü.
TAHSİN YÜCEL, 1933’te Elbistan’da doğdu. Galatasaray Lisesi’ni ve İÜ Edebiyat Fakültesi Fransız Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü bitirdi (1960). Varlık Yayınları'nda çevirmenlik ve yazı işleri müdürlüğü yaptı. Öykü derlemeleri, romanları, bilimsel araştırmaları ve kuramsal yazılarının yanı sıra, Balzac, Flaubert, Daudet, Gide, Simenon, France, Proust, Camus, Sartre, Malraux ve Duras gibi önemli Fransız yazarların yapıtlarını dilimize kazandıran Yücel, 1984'de Azra Erhat Çeviri Üstün Hizmet Ödülü'ne, 1997'de Fransız hükümeti Palmes Académiques Nişanı'na değer görüldü. 22 Ocak 2016'da aramızdan ayrıldı.