Zamanın avlusuna girip gezinen, sonra da kapısından çıkıp giden insan geldiği çağın zorluk ya da kolaylıklarına göre yaşardı. Bir Eskimo, Afrika’da bir yerli, çölde bir bedevi, bir mucit, bir savaşçı, bir cambaz olabilirdi örneğin. Bir kâtip, haberci, kayıkçı ya da inşaat ustası belki de. Bulunduğu koşullar ve bir elbise gibi giydiği bedeni insanı hayatın koynunda istediği yere savururdu. Nerede doğarsan oralı olur, nasıl yaşarsan o olurdun. Bazen doğduğun yerin tutkunu olur, benliğinin peşinde koşar dururdun. Bazen de oradan tiksinir ve başka diyarların hülyalarına bağlanırdın. Çoğu zaman istediğini elde edemez, etsen de yeni isteklerinin esiri olurdun. Kısacık hayatta bitmek bilmeyen arzuların seni peşi sıra koşturur, ölüm busesi ansızın yanağına konduğunda öylece kalakalırdın. Yaşadıkça çoğalır, çoğaldıkça dünyanın ihaneti malum yalanlarına daha çok bağlanırdın. Dünya ise sen bağlandıkça kaçar, o kaçtıkça sen daha bir hırsla kovalardın. Ömrün hicran ve keyif dolu anları gibi yazlar kışı, kışlar yazı kovalarken sen asla uslanmaz, bir uyduruk hikâyenin ardı sıra sürüklenip dururdun. Denizdeki balık gibi bu sahte aşkın meftunu olur, sonunu bildiğin filmi yine de seyrederdin. İzlerken arada bir rol çalar, bazen figüran bazense başaktör olurdun. Yaşarken inatlaşır, o adın gibi bildiğin sonun tekerrür etmeyeceğine inanır, etmemesini umardın.
Ama son her zaman aynı olur, değişmez, değiştirilemezdi. Doğumundan sonraki sen, daima boğazında hazır bekleyen ve adı ölüm olan keskin bir hançerle baş başa yaşardın. Arada herkes gibi bir şeyler yaşar, son sayfaya gelince de kitabı kapatır, çekip giderdin. Sayfaların içinde neşe de olurdu hüzün de, acı da olurdu mutluluk da. Bazı hayallere ulaşırken, bazıları sayfaların arasında, belli belirsiz bir paragrafta geçer, sonra unutulup giderdi. Akılda kalanlar sadece gerçekler olurdu. Gerçekleşenler. Ama böyle olan bir tek senin kitabın değildi. Kitaplar insanlar gibi hayallerle doluydu. Art arda dizilmiş kelimeler yaşanmış ya da yaşanmamış bir sürü olayları anlatırdı. Bu da onlardan biriydi. Bu kitap, bu sayfa, bu kelimeler v-e-b-u h-a-r-f-l-e-r...