Rasûlullah (s.a.v.), “Ümmetimin en faziletli ibadeti Kur’ân okumaktır.” diye bizleri tilavete teşvik ediyor. Bir adam; “Allah’ın en çok sevdiği amel hangisidir?” diye sorunca,”Konup göçendir.” cevabını veriyor. Adam “Konup göçen kimdir?” diye sorduğunda, “Kur’ân’ı başından sonuna kadar okuyan, bitirince de tekrar başlayandır.” cevabını veriyor. Nitekim İbnu’l-Cezerî (rh.a.), bu ve benzeri teşvikkâr hadîsleri hürmet ve muhabbetle sahiplenen selef âlimlerinin, Kur’ân tilâvetini (nafile) ibadetler içerisinde birinci sıraya koyduklarını söylemiştir.
Bir şeyin önemini anlatmak için çoğu kere; “Bugün bu konuyu dile getirmek çok mühim.” deriz. Dîn kardeşliğini anlatırken de bunu söylemek gerekli, fakat yetersizdir. Çünkü “bütün Müslümanların dîn kardeşleri olduğu bilinci”nin daima gündemde tutulması, her zaman çok önemlidir. Ve o alanda olabilecek eksiklikler, İslâm âleminin fesadını, oradan da âlemin ifsadını müncer olacak kadar tehlikelidir. Müslümanlar, kardeşlik iklimini hayata taşıyabildikleri nispette sulh ve sükûnet içinde yaşayabilirler; insanlığa örnek olurlar. Bunda kusur ve eksiklikler olduğu müddetçe kavga ve niza kaçınılmazdır.