Bu kitabı okurken Gevher Nesibe’nin merhametini, Fatma Bacı’nın maharetini, Ahi Evran’ın dürüstlük ve nezaketini yüreğinizde hissedeceksiniz. Kulağınıza Mevlana’nın ney sesi çalınacak, dilinize Yunus’un şiirleri dolanacak.
Kendinizi Nizamiye Medreseleri’nde bütün ilimleri yalayıp yutmuş gibi, Hasan Sabbah’ı Alamut Kalesi’nde bir yumrukta yere sermiş gibi, Haçlıları Anadolu’ya geldiklerine bin pişman etmiş gibi hissedeceksiniz.