Oya Baydar, bu kez kedilerle çıkıyor karşımıza: "Kedi Mektupları"yla... "Elveda Alyoşa"dan sonra yazdığı "Kedi Mektupları" bir kedi romanı mı? Bu konuda, romanın kedi kahramanlarından Nina, acımasız eleştirilerini şöyle dile getiriyor: "Bu hikayede kedilere ilişkin dişe dokunur, yeni bir şey yok, ama insanları yakından tanıyıp anlamak isteyen kediler için çok yararlı bir kaynak... Hanımımın kedileri anlattığını sanırken aslında kendini ve kendi gibileri anlatması, edebi açıdan büyük bir eksiklik. Bu belki de onun kötü bir yazar olmasından değil de insan denen yaratığın kendine dönüklüğünden, doğayı ve hayatı bütünlüğü içinde kavrama yeteneğinden yoksun oluşundan kaynaklanıyor." "Kedi Mektupları"nda, kediler ve insanlar bir sorunun yanıtını arıyorlar. O soruyu soran insan, bir daha huzur bulabilir mi? O soruyu soran kedi, artık kedi oIarak kalabilir mi? İçinde yaşadığımız bu büyük kasırganın ve tarihsel dönemecin ortasında, köklerinden kopup dağılmış bir avuç insanın ve onların kedilerinin korkuları, kederleri, sevinçleri, kaderleri çağımızın düşünen insanının aynası mı yoksa?.. Kedi Mektuplan'nı okuyan hiçbir insan artık kedilere eski gözleriyle bakmayacak; "Kedi Mektupları"nı okuyan hiçbir kedi artık insanları eskisi gibi görmeyecek.