Köprüsüz derelerden, çiçeksiz tepelerden geçtim.
Köyümüz uzaktan göründü.
Her şey yerli yerindeydi. Evimizin bir tek eksiği vardı. O da bendim.
Evin önüne varır varmaz kapıyı tıklattım.
Annem karşıladı beni:
- Elin boş geldiysen, geri dön!
- Elim boş değil, dedim.
İçeri girdim. Kutuyu kilimin üstüne bıraktım.
- Açıl sofram açıl, der demez kutu açılıverdi.
Bu gördüklerimi nasıl anlatacağımı bilmiyorum. Açılan sofrada hiçbir şey eksik değildi. Cennet sofrası dedikleri bu sofra olsa gerek!